yüreğinin közünde demlediğin
muhabbeti yudumlardım her sabah
tatlı dilinden.
bahar yağmurları gibi
yağardın çorak gönlüme.
gök kuşağının raksını izlerdim
Kes tıraşı kel berber
ustura beyne dayandı
yaptığın tıraştan
kafamda iki delik açıldı
biz sakaldan kesip
bıyığa eklemişiz hayatı
Beni acılı hale getirmeselerdi acınacak haldeydim şimdi.
İşkembe ÇORBASI
Acılı kalabalık acısız yalnızlıktan iyidir.
Pilav üstü az KURU
sakızımın yapışkanı
şekerimin horozu
boğazıma kaçardı hep
o leblebinin tozu
kor tükendi
söndü ateşin közü
Umudun sonbaharında kırılan testimiz
ve dökülürken boncuk boncuk
yüzümüze gözümüze bulaştırdığımız
alın terimiz vardı.
ecelin gölgesinde susuz savaşmış
Güzellik illaki bir timsal ararsa
Sen ne güne durursun
Kalbin illaki bir sevgili ararsa
Ben ne güne dururum
Ay geceye küsmüş olsa
Karşı mahalleye bir güzel taşınmış
Deli gönül demiş ki var git tanış
Yangın mavisi gözleri varmış
Keşke görmemiş olsaymış
Ateş bacaları dolamış
Akıl baştan çıkmış
Ben seni bir Erzurumlunun çay keyfi gibi sevdim
Tadını acına katmadım acını ayrı tadını ayrı sevdim
Ben seni bir Adanalının dostuna küfredişi gibi sevdim
Sözüm kötüyse de kalbimde iyilikle sevdim
Ey mavi gözleri ağlayan
Başında ağlayanı susmayan
Yaslı şehir
Nedir bu gamın nedir bu tasan
Kayıp mı yoksa evladın
Ulubatlı hasan
vakit vakit
içini masal motifleri sarar
harika düşler tasarlarsın.
içindeki çocuk büyür sonra
masalların yalan olduğunu anlarsın.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!