Şimdi çıkıyorum konturpiye aklımdan
Yol gidiyorum akşam oluyor
Akşam oluyor ben hala yol gidiyorum
Yol senin kıvrımlarında, yol beni büklüm büklüm
Yol sen olmanın sağanağında
Uyan titanyum
Belli ki beklediği topraklarda değildi ruhundaki yara izi
Dönüş yolunda iki atlı düşecek gibi yeryüzünden
Hani evimize az kalmasa bağıracağım durun diye
Yaşımdan beklenmeyecek bir tenhalıktır, gölgemde
Sigarayı ne zaman çeksem vefasız ciğerime
Bugün bir adın mesafeden izledim seni
Günahlara ödenmiş acılı hatıralar vardı
Satır aralarında ve ben bir ünlem koydum
Dikkat edilmesi gereken gözlerine
Belki de çığlık çığlığa atar damarlarımdan
Atladın kanımın her damlasına
Bu yolun gözlerim önünde idam edildiğini
Söylesem bana inanırlar mı dersiniz?
Hastaydım buna da inanmıyorlardı ve beş parasızdım
Sahil müptelası bir kedi kadar da yalnız
Arsız tavırlarım vardı üstelik konu yokluğu olunca
Seninle İstiklal Caddesi’nde yürümeyi anlatacaktım bir şiirde
Sonra İstiklal Caddesi’ni yıktı kalabalıklar
En kötüsü de bileti neden iptal ettiğimi soran görevliye
Anlatamamak, şehrin girişindeki polis barikatını…
Uzun sololu bir soluk tecrübesidir; hayat
Pres de yok üstelik bu hayvanlar paradoks
Ben diyorum ağrıyor kalbim, sen ararat
Kolektif mukadderat, kolonik zanaat
Batıyor artık kalbimdeki botoks, rahat!
Nefesim;
Saat ikimizden de geçti kesilen saçların gibi birden
Bir hapishane şarteli gibi indirildim vaktim gelince karanlığa
Mevsim ikimizden de zamansız başladı ve bitti
Bu bilinçte bir kediyle göz göze geldim sustu ve o da gitti
İşte bunu susabiliriz
İstesem üzebileceğim, uzun saçlı yılgın bir ağustos kalır ardında
Ne geriye bakacak vakti vardır iskelenin ne de koşup atlayacak halim
Kan pazara düşmüştür tahammülsüzce ıskalanan bir kış gibi
Belki ellerin hala güzel, belki de hala yetimliğine aldırış etmez bayramlar
Ben de sevmiyorum sen gibi artık o malum sabahları




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!