Tarihin geçmişine sor uzaklığımın yalnızlığını
Anlat anlatabilirsen bergüzar zaaflarımı
Rüzgâra bırakma dem tutar çaresizliğinde tavı
Issız çölde açan kaktüs çiçeği kadar manidarım gönlünde
Karartma benliğimi aşikârım sana ben
Al Beni Yarına Bırakma Rüyan İle
Buhran oldu hayallerim kan revan içinde
Mavzerim başucumda içim nur hane
Sevdayı sineye çektim sedan ile
Al beni yarına bırakma rüyan ile
Hüzünlüyüm umut veren sevinçlerime rağmen
Kahroluyorum amansız gidişlere, çelimsiz sevdalara
Neden acaba insanlık
Nefret bilgisi başlı başına
Bu denli zor ve isyankâr
Sen kösele ayakkabı giymeyen
Sen lastik ayakkabınla gurur duyan
Sen vazgeçilmez hayat tutkunu
Sen vazgeçilmeyen insanlık duygusu
Sen karamsar değil hüzün hikâyem
Sen yaşam kaynağım dert ortağım
Salıverdim toprağa bedenimi
Tüm çıplaklığıyla
Öfke nedir bilmezdim bazen
Takılmış bir kelebeğe uçar giderim
Hayat ırmağında
Yaşanmış bir Ceylan misali
Yeşerdi tohum taneciklerim
Kar kış demeden
Sevgisiz şefkatsiz yapa yalnız
Sen de olmazsan
Kim bakar
Kim döker gözyaşımı
Hayal oldu gözlerde akan yaşlar akıyor bak damla damla
Aşikâr yüreğime serpilir tohum tanesi kadar masum haykırışları
Sessiz çığlıklarıyla boy gösterir virane şehirde bir başına
Gidiyorum yalnız başıma
Nereye gittiğimi bilmeden
Yalnız bir başıma
Kendimi bulmak istercesine arıyorum
Umutsuzca
Yalnızım yine bugün
Biliyor musun
Dört duvar arasında
Bir masa bir sandalye birde ranzam
Hatırladın mı bilmem yalnızlığımı
Bir şişe rakı ve yarım kalmış sigaramla
Hayat evet hayat
Acı çektiren
Yaşam veren
Ama
Tadımsı damağında bir tat hayat
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!