Beslediğim gülü yare
Verem dedim veremedim
Girip gönül bahçesine
Derem dedim deremedim
Sinemi yakıyor közün
Beni benden aldı aşkı fermanım
Serimi sevdana salar ağlarım
İçimde kor oldu canda cananım
Sinemi aşkınla deldim ağlarım
Hasretin gönlüme dolduda taştı
Gizli ağladım özümle
Özüm sığmadı içime
Aşkı anlattım sazımla
Sözüm sığmadı içime
Sana gönülden bağlandım
Dertsiz anlarmı dertlinin halini
Ateş düşüp kül olunca anlarsın
Kar fırtına bağlar ise yolunu
Eriyipte sel olunca anlarsın
Dost bildiğim dostlar büktü belimi
Boşunamı aktı yaşlar gözüme
Tuttukça kırılan dallara döndüm
Kimi ardımsıra kimi yüzüme
Gaybette konuşan dillere döndüm
Kalmadı evvelim kalmadı mazim
Gelir deyi yollarını bekledim
Ne sen geldin ne ben seni unuttum
Gül yerine hicran ektim kokladım
Ne sen geldin ne ben seni unuttum
Ayrılıktan bana kalan bir vuslat
İnsanlık yaşarsa sevgide yaşar
Sevgiyi yazmayan kitab'ı açmam
Muhabbetli gönül çağlayıp coşar
Namert olanın yolundan geçemem
Her dışı güzelin içi bilinmez
Sıla benim gurbet benim dert benim
Gelipte derdimi sormaz hayırsız
Deli deli dolandığım yurt benim
Perişan halimi görmez hayırsız
Her tarafı gurbet olmuş yurdumun
Güz gülleri gibi benzin sararmış
Dökülmüş zülüfler yüze tel gibi
Islanmış gözleri belli ağlamış
Akıtır yaşları sanki sel gibi
Gönül bağım hep dert açar
Gönül bir sevdaya düştü yanarım
Yakar yüreğimi köz olur gider
Ne zaman sevdiğim aklıma gelse
Aşarım dağları düz olur gider
Meylim sende kaldı sırrımız bende
Meğer hayat ne kadar kısaymış,
Meğer bu kadar kısa zamanda kendimize ve çevremize ne kadar çok zarar veriyormuşuz.
Kavgasız yaşamayı öğrendiğimizde,yıkıcı değil yapıcı olduğumuzda insanların SEVİ duyuları ön plana çıkar ve az zamanda çok güzellilkler yaşadığı zaman hayat çekilir olur....