Uğradım gönül bağına
Girdim yari göremedim
Meşk eyleyen aşıklara
Sordum yari göremedim
Yar dedim döndüm yüzümü
Yine kahır dolu türkü dilinde
Bir sevda seline dal deli gönül
Dertlerim derlendi bahtın yelinde
Nereye eserse sal deli gönül
Yar dedikçe beni yıkan yar oldu
Yüzün ay ve güneş gibi
Açar,kapar allı gelin
Alevlenmiş ateş gibi
Dudak şeker allı gelin
Yakar beni ballı gelin
...................................
Ocağı kurdum düze
Gel hizmet eyle bize
Bu halay hepimize
Zilleri takın kıza
Ocağın dışı arı
Dostlarımdan ayrı kaldım kalalı
Çağladı göz yaşım sel oldu gitti
Leylasız çöllerde mecnun olalı
Beklerim yolunu gel oldu gitti
Üzerime kızgın ateş dökülür
Üçüncü mevsimde yaprağım düştü
Baharda dökülen güllere döndüm
Kaçıncı seneler hep sensiz geçti
Fiskeden kırılan dallara döndüm
Zamanı eledim günleri seçtim
Ömrümü yel gibi aldı seneler
Hergün bir fırtına eser nerdesin
Birde hasretliğin bağrımı deler
Ayrılık belimi büktü nerdesin
Gurbetlik kör düğüm yollar dolaşık
Beni benden alıp gittin
Geçti zaman dönmüyorsun
Bunca derde salıp gittin
Geçti zaman dönmüyorsun
Bu yarayı sarmıyorsun
Ölümsüz sanma kendini
Geriye bir tek an kalır
Akar iken bul bent'ini
Ark içinde human kalır
Ham'ı pişmeden çevirme
Seni sen olmaktan uzaklaştıran
Vaz geç nikotinden sarıl hayata
Her nefeste ölüme yaklaştıran
Vaz geç nikotinden sarıl hayata
Zehirden dost olurmu hiç insana
Meğer hayat ne kadar kısaymış,
Meğer bu kadar kısa zamanda kendimize ve çevremize ne kadar çok zarar veriyormuşuz.
Kavgasız yaşamayı öğrendiğimizde,yıkıcı değil yapıcı olduğumuzda insanların SEVİ duyuları ön plana çıkar ve az zamanda çok güzellilkler yaşadığı zaman hayat çekilir olur....