Yüksek binalar örmekte yalnızlığı
Şehadet tekmilleri yükselir tozlu yollardan
Acıkınca bir şehrin ıssız meydanı
Gölgelerini alıp uzaklaşan kuşlar tanıdım
Kalabalık bir görünüme sahip küçük güllerin
Sen uyursun kar yağar üstüne
Aşk ivme kazanır papaz dilince
Gece rahimden yırtılarak parlar
Bir teneffüsü daha kucaklar
İçimdeki çocuklar
Umut küçülür git gide
Akşam ezanının acili yetinde dinle
Her güzel şeyin nasıl da eskiyip geçtiğini
Mukavva kâğıdına benzer rüzgârları seyret
Onlardır seni zahmetsiz düşündüren
Bir çırpı da dağılınca mutluluk
Bir boşluğu doldurur gibi gözlerimle
İçimize akan evliya türbeleri
Günahını gizleyen Pazar günlerinden
Yalnızlığını doldurur çocuk gözleri
Ta ki sana umudu sevdirecek kadar
Kime sorsan gösterilecek bir canım yok
Bu sokaktan geçtiğimizi bilir kırklar meclisi
Pencere içine pencere doğuran dedikodu masalları
Şükür ki bana görünmüyorlar
Desem ki çocuktum şu eşikte
Lastikler ve teller vardı elimizde
Bembeyaz güller
Mor silueti benimseyen
Resmi bir üniforma mesafen
Akşam olmadan uzanır gülüşün
Sesine koşan kediler merhametinle
Evvelinden ve ahirine
Bilmiyorum seni merakım neden, birkaç manzarada sonra yine sen. Bilmiyorum hakikaten orta yerlerde patlayıp duran bu hayalin, bu başıboş farklı dillerde güzelliklerin tercüme edilişi; içimden kopuk sinsice yayılan bu çıkmaz sokaklarını ezberleyip unutan yalnızlık çıraklığım neden?
Neden ki dönüp duran bakıp yüzlerinde bulutlar patlayan bu fıstıkların tadı bozulmuş bir hayatı kıskandırma çabaları. Bilemiyorum neden bitmek bilmeyen maskeli balolar keyfinde sürüp giden bu taklitler, bu acımasız koyu maviye bıçaklanmış okyanuslar
sarıya boyamış yapraklarını gülümsetip ısıran, gittikçe zekileşen ajanlar tarafından sevgilerini bir bir kopartıp boşluğa intihar oyunlarının içine etmeleri neden?
Neden sevgisini satmak zorunda kalan ticari insanlar, hayatlarını kâğıtlar üzerinde oynatıp duran bu halk ekmeği kokulu ağızlarında ay sonu faturalarını döndürüp duran.
Ta ki hemen bir yokluk çaldı kapıyı
Bükülmüş boyunlu kaya kartalının
Ceset taşırdı gözleriyle klimalı
''Bir de makamı azalttı ölüm''
İşte böylece gülüşünüz eksik kaldı bir dişe
Sahipsiz kalır mı sokaklar
Bu masumiyet çiği
Elinden kitaplarının alınmasıyla ağlayan çiğ hassasiyeti
İşte bu ve bu kadarından da fazla
Makyajınızdaki şerefsiz avrupa
Çoğaldı secdesiz alınlı cennetler
Beslenerek yalandan teminatları
Bir sonbahar arkasından
Usul usul çekildi perdeler
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!