Kimi vakit ismin gelir.
Saplar temreni
Mürekkebim akar.
Dökülür dizeler.
Kimi vakit hatıran gelir
İmrenirim.
Bir masadan kahkahalar yükseliyor.
Bir erkek, iki kız...
Bahar gibisiniz; neşeli ve ılık.
Kızın parfümü sol kokuyor.
Biliyorum, bu seni etkilemiyor.
Sen, masadan uzak,
İçimde felaketin nefesi
Karanlıkla bezenmiş, sisli.
Geçtim sahilden defalarca.
Ne tozuna rastladım
Ne de sürebildim izini.
Her gün ayak izlerine basıyorum.
Rüzgâr saçlarına karışmış,
Havada asılı kalmış kokun.
Bir köşebaşından çıkıveriyorsun.
Korkuyorum.
Kalbim tekliyor.
Bak, sabah oldu yine.
Gece boyu,
Defalarca öldüm sessizce.
Son bir kez demiştim:
Baksam gözlerine,
Sen misin zihnimi karanlığa gömen,
Benliğime, yokluğunda bile, diz çöktüren?
Kalbime mi saplandı kaybettiğin hediyen,
Yoksa ben miyim yalnızca deliren?
Turuncu yerini maviye bıraktığı zaman
Bir tatlı hüzündür yeryüzünü saran
İşte o zaman
İlhamını geceden alır, sanatla uğraşan.
Gün yine batıyor.
Ufukta kızıl bulutlar, acı içinde kıvranıyor.
Yıldızdan düşen gözlerinde, acının silueti var,
Çiçek açmış kollarına, küçük bir kelebek konar.
Kalbinde bana ayırdığın oda; biraz ince, biraz dar.
Biliyorum, yaratmanın temelinde yalnızlık var;
Onun için mi bıraktın beni; yalnız, tarumar?
Tek sebebi:
Hissedememense sevgimi
O halde kabul ediyorum yenilgiyi
Ama zihnimse eğer müsebbibi
O zaman bir şans ver,
Çünkü öğrendim artık bastırmayı,
Gece yarısı gözlerim bulutlu
Elimde ölüm, bekliyorum:
Bir umut kapı açılır,
Odayı leylak kokusu sarar,
İçeri yavaşça süzülürsün,
Vazgeçerim.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!