Kaç bahar geçti gidişimden sonra...
Kaç kara kış karşıladı yalnızlıklarımı...
Kaç papatya saydım acaba seviyor mu diye...
Kaçıncı asırı bu sensizliğimin...
Kaç yıl geçti ömrümden,eriyip giden usul usul...
Kaç damla kan damladı gözlerimden yollarıma buralardan uzaklaşırken...
gecenin içinden parlayarak bakan biricik yıldızım solmuş...
gündüzün en gece yüzlü aydını bu kadar düşmanken güneşe,o da en güzel gecelerini unutmuş...
giden sevgili arkasında hatıralar bırakırken,geridekinin bildiği vefasızlık olmuş...
en güzel maviler denizin olurken,kan bulaşmış temizliğine kan...
yeşiller ağaçlarına güvenirken kesilmiş en güçlü dal...
meğer bu kadarmış en büyük,en güçlü dediği sevgisi...
Bir hayali daha yaktım bu gün, bir yeni güne daha merhaba demeden vedalaştım.
Bir sevdayı daha unuttum bu gün, bir de kendimi attım yollara...
Öylece yürüyorum...
Gidiyorum...
Kötü davranma sevdamıza. misafir değil mi o? .. gelip geçici değil mi? ..
Sende bir gün gitmeyecek misin sanki ötekiler gibi? ..
Yıkanmış bir hayal gibiydi inanamamıştım gözlerime...
Yada unutmuştum bu nurdan yapılmış meleğin yüzünü...
Yine ağlayan bir güz günüydü,farklı değildi gözlerimde...
Ellerim,ıslanmış paltomun ceplerinde...
Telaşlı ve koşar adımlarım vardı,bir yağmur boşaldı gözlerimden...
***
gecenin içinden parlayarak bakan biricik yıldızım solmuş...
gündüzün en gece yüzlü aydını bu kadar düşmanken güneşe,o da en güzel gecelerini unutmuş...
giden sevgili arkasında hatıralar bırakırken,geridekinin bildiği vefasızlık olmuş...
en güzel maviler denizin olurken,kan bulaşmış temizliğine kan...
yeşiller ağaçlarına güvenirken kesilmiş en güçlü dal...
meğer bu kadarmış en büyük,en güçlü dediği sevgisi...
Ufuklar karardı vazgeçip pembe güzelliklerinden...
Doğa hiç bu kadar acımasız olmadı...
Yoksa sadece akşam mı oldu haberim olmadı...
Tam tepemdeki karanlıktan korktum,
Kötü günler yeniden 'merhaba' dedi diye...
Belli ki incinmiştim,küsmüştüm güzelim bir ömre...
Yalancısın ey güzel gibi görünen gün yalancısın biliyorum...
Bu günde eksik olmayacak gözlerimden yaş biliyorum...
Bir mendilim yok ki yaşlarımı silecek birini özlesem ağlıyorum...
Sefil bir adamım,yalnızlığıma çare telefondan medet ağlıyorum...
Elimde şarap şişesi kıyıda köşede ölmekten korkuyorum...
Zor durumların sahte yüzleri yine kapımdalardı geçen gün.
Farkındayım tesellilerin ardındaki zevk kahkahalarının...
Güller getirmişler bana daha dün.
Boğazlarına dizdim hepsinin gaflet tantanalarını...
Farkındayım dikenlerini uzatıyorlardı gizliden.
Başrolünü oynadılar yine kara listemin...
Arada bir mektuplarını okuyorum gözlerim yaşlı…
Sonra resimlerine bakıyorum eski günleri hatırlayarak…
Son zamanlarda öksürüyorum sık sık.
Burası çok soğuk, sen üşümüyorsun değil mi?
Kızardın bana ceketimi almadan dışarı çıktığımda. “üşürsün” derdin.
Bazen sokaklara atıyorum kendimi bunalıyorum bu yalnızlıktan…
Zehir kadehinden bir yudum daha içirdi bu gün kader...
Bir yudum daha eksildi hayat güzelim ömrümden...
Hatırlarım yüzsüz günleri beni çileden çıkarır tuhaf hallerim anılarım intihar eder...
Kurumuş güllerin selamını getirdim sana nerelerdesin...
İçimde sevimli bir çocuksu heyecan geldim kapına,attım kuruyan gülleri tamam; Yenilerini getirdim sana...
Delicesine bir haykırış kopar gözlerimden isyan eder herşeye,herkese,sana...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!