Şimdi yazdım bütün mavi duvarlara denizi
Şimdi düştü aklıma yeşil çimler
Silinbilirliği olmalı aslında kötü hatırladığım ne varsa
Kendimi yenmeden anlamak zor oldu
Düşmeden kalmak zor oldu
Sevmenin öznesinde sen varsan
Zaman geçmişle gelecek arasında bir köprü. Bizler ona asılı hayatlar. Rotamız belli, serhoşluğuna kanıp kendimizi kandırdığımız şu dünya da buruşulup bir kenara atılacakken. Uykuların derin olması ne tezat. Uyan kalbim senin için bir dünya çöpe atılıyor da kimse demiyor neden niçin. Uyan ey kalbim kimseye meyletme de bak gerçekliğine seni seven kim.
Bir elmanın diliyle söyler ben burdayım. Toprağa atılan bir tohumun başkaldırışıyla söyler ben burdayım. Dünya kadar bana söyler ben kadar anlatır dünyayı ben burdayım. Dillere tat veren balda der ben burdayım der. Akıllara sığamayan ilimde ben burdayım. Duymayan kulak değil benmişim. Görmeyen göz değil benmiş. Tutulmuş aklım ay gibi güneşe dünya için varmışımda Güneş için yaşamışım. Allah (c.c.) var gam yok.
İçi oyulmuş ne kadar yara varsa zamana direnen
İzini bile bırakmadı melhemin
Sen denizler kadar derin
Güller kadar güzelsin bende.
Ziyandır adına yakıştırılan bütün sıfatlar
Zahmetine girme kendi zindanında dolaşır bütün ahlar
Sermayen ne ki neyi bekliyorsun neden bu zahmetler
Arkana dön bak senden önce geçenler ne haldeler.
Ebediyeti kovalıyor zaman
Ey beni ben yapan nefsim.
Peşime düşen aslan, tutunduğum dal, kuyu ağzındaki ejderha. Hepsi bir nimet sıfatında. Ülfet perdesinden bakınca ben zelil olmuş sürükleniyorum. Perişan halime aldanıpta üzülme. Madeni içinde saklı şu ruhuma perdeyi aralayıp baka bilsen, hazineleri sonsuz şu yaratıcıya şükürden başka ne düşer ki dilime.
Mektepteyim
Cam dibine otururdum
Hoşuma giderdi zil çaldığında ilk bahçeye çıkana el sallamak
Benim derslerim boş geçerdi
Bahçede İlk seni gördüğümden beri
Sıkılmaktı yanında aşkın bir adı da
Toprağın bağrında açmış birgül, nasılda saçıyor kokusunu her yana, o kokuyu alan Arı durur mu hızla koşar güle, bir damla bal içinmi bu zahmet yok yok, balı ne bilsin Arı zahmeti ne bilsin o emr olanı yapıyor. Ne cennete mashar ne cehenneme korkusu var. Görevini yapıp gidecek, zaman aynasından bir bak, o mahlukat kadar zahmetli göreve mashar değilsin de hata o bile sana hizmetkar, sen yapabildin mi üzerine düşen vazifeyi bir düşün ve kendine gel acizliğine bak ve utan....
Sadece yıkıntılarını toplamak amacım yazarken
Bir mavi denize balıkları çizerken kaygısız değilim
Sana benzemeye çalışıyorum.
Okuduğu bu şiirde kendini bulana….
Kapında iki büklüm
Sırtımda dünya yüküm
Rahmetine yükümlü
Mehametine düşkünüm.
Kapının ziline anca erişdi elim, sana yüzüm yok sende tesellim. Şu kapıda sana geldim. Resulü nü ardına sığınarak mahçup suçlu mahkum. Annesinin merhametinden meded uman bir çocuk gibi geldim. Hüküm senin karar senin boynum kıldan ince. Sen bizi affeyle.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!