Önce tanitalim biz kendimizi
Ehlibeyt dostu aleviyiz biz
Bizimle basladi insan sevgisi
Ehlibeyt dostu aleviyiz biz.
On iki imamlara bagli özümüz
Dünya malinda yoktur gözümüz
Sahimerdan efendimiz, pirimiz
Ehlibeyt dostu aleviyiz biz.
Gönlümüzde olmaz fitne, ikilik
Arzumuz baris, gayemiz birlik
Bizden hiç kimse etmez hainlik
Ehlibeyt dostu aleviyiz biz.
Riyamiz yoktur itikat özde
Kadini erkegi esittir bizde
Insani severiz cani gönülde
Ehlibeyt dostu aleviyiz biz.
Diktatör zalime karsi dururuz
Masumun yaninda hazir oluruz
Bayraga, sancaga selam dururuz
Ehlibeyt dostu aleviyiz biz.
Ateistle,dinsizle olmaz isimiz
Resulü ekreme bagli basimiz
Kerbela'da akar dinmez yasimiz
Ehlibeyt dostu aleviyiz biz.
Yüce Atatürk'e saygimiz sonsuz
Cahalet bitmezdi katiyen onsuz
Aleviyim diyen olmaz sorumsuz
Ehlibeyt dostu aleviyiz biz.
Güruhu Naciye, çikar aslimiz
Hiçbir canliya olmaz kastimiz
Vatanini seven bizim dostumuz
Ehlibeyt dostu aleviyiz biz.
Hakkin emrinden asla çikmayiz
Iftira, yalanla yuva yikmayiz
Iyilik yapariz, basa kakmayiz
Ehlibeyt dostu aleviyiz biz.
Gurur kibir batagina düsmeyiz
Palavrayla, yalanlarla sismeyiz
Ser veririz davamizdan geçmeyiz
Ehlibeyt dosstu aleviyiz biz.
Ibadet ederiz, cani gönülden
Bosa geçen zaman zarar ömürden
Yol düskünü olur dönen sözünden
Ehlibeyt dostu aleviyiz biz.
Yetmis iki millete, saygimiz vardir
Cahille, yobazla yasamak zordur
Ozan Güner hakkin güzel kuludur
Ehlibeyt dostu aleviyiz biz.
Ozan Güner Kaymak/Amsterdam 18.08.2005
Güner KaymakKayıt Tarihi : 18.8.2005 19:46:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

“Alevilik İslam’ın içindedir veya dışındadır” tartışmaları aslına bakılırsa Alevileri şamar oğlanına çevirmiş durumda. Zira öğrencisinin yüzünü tokatlayan bir hocanın şamarı sağla da solla da atsa sonuç bu davranışın şiddet olduğu olgusunu değişmediği gibi, her iki kalıp yargı da Alevilerin üzerinde benzer etkiyi yaratıyor. Diğer yandan her iki önerme zaten baştan sona sakatlıkla maluldür. Çünkü Aleviler tarihlerinde bu türden saçma sorulara hiç muhatap olmadılar.
Benzetmeyi sürdürür ve “Alevilik İslam içidir” seçeneğini Alevilerin yüzüne sağ elle atılan bir tokat olarak değerlendirirsek, dolayısıyla da bu elin tokadının sol elle atılana göre daha şiddetli ve acıtıcı olduğu anlaşılmış olur.
Bu cephede yer alan Aleviler dışında hemen herkes, Alevileri olduğu gibi kabul etmeye yanaşmayıp, bir de onlara kendi Alevilik tanımını dayatmaya kalkıyor. Cemevini ibadet yeri olarak saymıyor ve bu talebi dinde bölücülük olarak görüyor. “Müslüman iseniz, Müslüman’ın ibadet mekânı camidir” deyip Alevi'yi kendini Müslüman olarak ispat etmek istiyorsa oraya gelmeye davet ediyor. Bunun üzerine kendisine bu talebi götürene, karşısındaki Alevi, “Biz Hz. Ali’nin yolunu takip ediyoruz” dese de, muhatabı hemen, “Hz. Ali namaz kıldı. Hatta namaz kılarken camide öldürüldü” karşılığını vererek, ısrarla yine camiye çağırmaya devam ediyor. Keza Ramazan orucu ve hac meselesinde de Hz. Ali örneği verilerek, Alevi sürekli köşeye sıkıştırılıyor.
Özetlersek, “Alevilik İslam’ın içindedir” tezini benimsemek ve Aleviliği buna göre dizayn etmeye çalışmak, neresinden bakarsanız bakın Alevileri bir çıkmazın içine sokuyor. Bu eşitsiz güç ilişkilerinin ve bilgi birikiminin yarattığı olumsuz ortam ise her geçen gün daha çok sayıda Alevi’nin asimilasyon potası içine düşmesine yol açıyor.
Söz konusu çıkmaz hızla Alevileri Sünnileştirdiği gibi, buna direnenler bile zamanla üzerinden hiç eksik olmayan çok yönlü propagandanın da etkisiyle teslim bayrağını çekerek, Aleviliğine Sünni gözlüklerle bakmaya başlıyor. Kendini değerlendirmede Sünni İslam’ı çıkış noktası olarak ele almak gibi kimliksel bir kaymanın eşiğine geliyor. Süreç içinde de bu kişi eğer Alevi kimliğine çok duyarlı değilse, hele bir de inancıyla kuracağı temas kanalları kapalıysa, ki Alevilerin çoğunluğunun durumu böyle sayılır, alın size dört başı mamur potansiyel bir Sünni adayı!
Sünni hegemonyanın gücüyle mukayese edilince önüne geçilmesi zor gözüken bu olumsuz gidişatın sonunda, özüne sadık ve içi boşaltılmamış bir Aleviliğin ortada kalmayacağını ve Alevi nüfusun 20 milyon civarından kısa bir süre içerisinde yüz binli rakamlara ineceğini öngörmek kehanet sayılmasa gerek.
Çünkü Aleviler, kimliklerine karşı aralıksız tekrarlanan tüm bu topyekûn saldırı ve müdahaleleri püskürtecek bir kurumlaşmadan; güçlü teolojik, ideolojik, kültürel ve siyasi argümanlar üreterek, Alevi inancını bütünüyle savunacak, kanıtlarıyla meşrulaştıracak aydın ve bilim adamlarından henüz yoksun sayılırlar. O halde yapılacak tek şey kalıyor geriye, her Alevi’nin “İslam içi ve dışı” tartışmalarından uzak durması, bu yöndeki ısrarlı soru ve talepleri kesinlikle reddetmesi gerekiyor.
Ortamı ve gidişatı iyi analiz edersek, belli güçlerin Alevileri, Aleviliğin İslam’daki yerine dair tartışmaların bataklığında güreştirip, enerjilerini tükettirerek, bölüne bölüne küçük lokmalar haline gelecekleri günü iple çektiklerini sezememek büyük saflik olur. Keza Alevi çoğunluğun Sünniliğe tamamen teslim olmalarıyla “gerçekten yüzde 99 Müslüman bir Türkiye” hedeflendiğini hâlâ anlayamamak ise ayrı bir saflik olur.
Palavrayla, yalanlarla sismeyiz
Ser veririz davamizdan geçmeyiz
Ehlibeyt dosstu aleviyiz biz.
yüreğinize kaleminize sağlık..inanın çok çok güzel dizeler..
cenk aksal
TÜM YORUMLAR (9)