sade bir sabah başlangıcı yürüyüşüyüm
ne geceye ne gündüze yaranamayan
sadece gönlünü alan arnavut kaldırımlarının
sana kendimi getiremedim
ama yokluğumu getireceğim
bir ömür yangınıyla ürkek
hiç seninle olamamış
uzun boylu ama uzun soluklu
şu kervanlar artığı aramak gibi
köhne bir acı olsaydın
güneşle gidermezdim susuzluğumu
alev sesliyim dilimde senden başkası yok
seni haykırsam her gece aydınlanır yeryüzü
gülüşün kızgın kızıl bir şiş gibi
nuh tufanıdır aortumda
her atışında kalbimin
yakamozlar yağar gözlerimden
çatlar toprak kanar ve susar
sen sızarsın ışığına muştu bahçemin
sanki şenliğimizi bekler insanlık
tüm kumsallardır kum saatim
baktıkça denize daha bir yakınlaşırım
saçlarının tomurcuklanmışlığına
her teli ayrı bir su
çarpmak istiyorum saçlarını yüzüme
arı duru böylesine saf
benim tanımsın sen
uykusuzluğumun güzelliği
saniyesini bile sektirmeden
her alasıyla söyleştiğim
alev sesliyim
sussam üşürsün korkuyorum
ağzımı bıçak açmasa
dona kalırsın ağlıyorum
hıçkırsam köz damlaları
yaralar açar avuçlarımda
seni hayalinle de olsa
bir daha hiç saramam diye
kaygılanırım
dört nala kısraklar şahlanır
sel köpüklü
hangi kaf dağının eteğindesin bilmem
aramalarımda erdemli bir kan var
gel sar yitikliğimi...
Kayıt Tarihi : 21.7.2009 21:43:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!