Yıkılmak,ezilmek her gün biraz daha
Dostlar değişiyor aldanmalar değil,
Aksimizden eser yok şimdi o sularda
Çirkin olan biziz aynalar değil...
Şerefsiz ellerin şerefe kaldırdıkları
Şişeler,kadehler o cam kırıkları
Neden halâ gelmedi, yoksa
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,
Devamını Oku
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,
Son mısra olmamış.
ikinci kıtayı çok beğendim
Kader, Allah'ın, kullarının istikbalde yapıp edeceklerini ilm-i ezelisi ile bilip, bunları Levh-i Mahfuz denen ana kader ve program kitabına kaydetmesidir. Burada yanlış anlaşılan husus, Allah bunları mazide bilip not aldığı için insanların bunları yapıyor olması fikridir ki, bu çok yanlış ve pek tuhaf bir inanış şeklidir. Doğru olan, Allah'ın bizim yapacaklarımızı istisnai ilm-i ilahisiyle bilip, not olarak kayıt altına almasıdır. Yani, Allah yapacaklarımızı biliyor olduğu için biz onları yapmayız, biz bunları yapacağımız için Allah onları bilir ve kaydeder.
Kaderin bir irade-i cüzyeyle alakalı kısmı vardır ki, biz ve şuurlu varlıklar bu mevzuda yaptıklarından sorumludurlar. Bir de Allah'ın külli iradesine taalluk eden kısmı vardır ki, yaratılan mahlukat bundan sorumlu değillerdir. Bunlar da, kainatta ve yeryüzünde bizim irademiz dışında cereyan eden olaylardır ki, bunlar, afetler, depremler, sel felaketleri, ve bilcümle semavi ve arzi musbetlerdir. Bu mevzuda bize düşen, elimizden geldiği ve gücümüzün yettiği nispette tedbir almaktır ama bu tedbirler asla takdiri değiştirmez. Çünkü bu gibi bela ve musibetler, yoldan çıkan beşerin şerlerinden vazgeçmeleri için yapılan ihtarlar ve ikazlardır. Bu ilahi takdiri inkar etmek, aynen güneşin ışığını görmemek için göz kapamak gibidir ki, böyle yapmak, güneşi perdelemez ama sadece gözünü kapayan kişi yaptığı davranışla kendisini ondan mahrum bırakır vesselam.
Bir yanlışlık olmalı,
Rahmetli "bugünleri" görmüş olamaz,
Ama tam da şimdiyi anlatıyor
Yeriyor şiirinde!
Galiba;
"Tarih tekerrürden ibaret!"
Kötülükler dönem dönem sökün edip geliyor, üstümüze!
"Aldanış" olağan!
Birileri "iyiden sayıyor", nedense...
Rahmet dilerim, gençliğimin şairine...
Kader, gerçek bir Mü'min ve Müslüman için Amentü'nün altı şartından birisidir. Eğer bir kişi, Amentü'nün bu şartlarından herhangi birisini inkar ederse, dinden çıkıp kızıl bir kafir olur! Zira kader mevzusu, kendisine kesinlikle iman edilmesi şart olan, ayetle ve de hadisle sabit olan imani bir konudur. Buna rağmen ne yazık ki, kendisine Müslüman ismi veren bir kısım nadanlar onca ayet ve hadise rağmen böyle mühim bir konuyu inkara ya da tevile cüret edebiliyorlar ki, bu da atalarımızın "CAHİL CESUR OLUR." sözünün ne kadar doğru olduğunu ortaya koyuyor.
İşin garibi, elifi görse mertek sanacak olan ilim, irfan yoksunu bu zavallılar, dini terimlerin manalarını bile bilmedikleri ve bu mevzularla alakalı doğru dürüst bir cümle bile kuramadıkları halde kendilerini alleme-i cihan zannedip, desteksiz atmaktan imtina etmiyorlar ki, bunlar için alimlerin kullandıkları şöyle bir tabir vardır: "MEN LEM YEZUK, BİLMEZ YAZIK!" Yani adam hem bilmez, hem de bilmediğini bilmez! Bu gibiler için kullanılan bir diğer tabir de; "HEM KEL HEM FODUL." tabiridir. İşte, gerçek alim ve ariflerin "CAHİLLE AŞ YEMEKTEN ALİMLE TAŞ YEMEK DAHA EVLADIR!" dedikleri güruh bu bi-ruh güruhtur!
Allah, bu gibi cahil-i cühelaların şerlerinden muhafaza etsin amin!
-- Merhum Şair, güne düşen Şiir'de bu devri alemde, bazı kültürel değer ve
geleneklerin olumsuz anlamda değiştiğini ve eski dostane ilişkilerin dumura
uğradığını, sömürü ve ezilmenin toplum tarafından kabul gördüğünü anlatmış.
Güvenilir Dağlara, kin-kibir-ego ve nefret yağdığını, şerefsizlerin şerefleri ezip
yok ettiğini, cehaletin sel gibi çağladığını ve akabinde sevgi, barış ve Adalet
mizanının felç olduğundan bahsetmiş...
-- Şimdi bu vahim ve doğru tespit, Şıhlar ve ruhlar alemine göre Fıtrat-ı Kaderdir.
Eğer ki afata, tufana, zelzeleye Kader denilip bir de üstüne Hatim indiriliyorsa
Yukarıda ki, Şiire de hatim indirilmesi lazım diye düşünüyorum. Her halde düşün-
mekte suç değildir.
-- Şimdi merak ediyorum, tipiye-borana-yağmura, kaosa-kargaşaya ve hatta
Gazze vahşetine fıtrat-ı kader diyen yalancı Fetbazlar benim yorumuma ne
diyecekler???
.
** Neslimiz kul olmuş, pula-paraya
** Kıbleyi çevirmiş, köşke-saraya
** Medeniyet çöktü, vurdu karaya
** Milletin gülecek, hali kalmadı.
.
** Mahşere dönüştü, sorgu-sualler
** Rüşvete bağlandı, secde-kıyamlar
** Siyaset yapıyor, berber-manavlar
** Halkın budanacak, Dalı kalmadı,
** Kefeni alacak, Pulu kalmadı...
-----OZAN ÇAKIROĞLU------
"DOST İSTERSEN, ALLAH VE ONUN HAS DOSTLARI OLAN MELEKLER, PEYGAMBERLER, MUTTAKİ, MÜSTAKİM, MUHLİS MUSLİH VE MUHSİN OLAN MÜ'MİN VE DE MÜSLÜMANLAR YETER." -Kelam-ı kibar-
Allah'ın haram ettiği hiç bir şeyde ne şeref vardır ne de hayır. Gerçek şeref ve hakiki hayır ancak, Allah'ın emirlerine harfiyen uymakta ve yasaklarından da, bütün gücümüzle kaçmaktadır ki Rabbimiz bu mevzuyla alakalı ayetlerinden birisinde aynen şöyle buyurur:
"ŞÜPHESİZ Kİ, SİZİN ALLAH KATINDA EN ŞEREFLİNİZ, ONDAN EN ÇOK KORKANINIZDIR."
İyi gün ve menfaat dostu dediğimiz sahte dostlar ne yazık ki, gün geçtikçe çoğalıyor ama, basiret sahibi bir mü'min bunları gayet kolaylıkla fark edip, sonra da terk eder ki, bu mevzuyla alakalı bir hadis-i şerif meali aynen şöyledir:
"MÜ'MİN'İN FERASETİNDEN KORKUNUZ! ZİRA O, HADİSELERE BAKTIĞI ZAMAN, ALLAH'IN NURU (KUR'AN AYETLERİNİN ÖLÇÜLERİYLE) BAKAR."
Herkese hayırlı dostlar ve dostluklar dilerim.
en güvendiğimiz teple kar yağmış........ kaleme yaraşır şiirlerden birini daha okudum. toprağı bol olsun.
tebrikler az ve öz bir şiir
şair inkisarlarını ne güzel de anlatıyor...
çok hoş..
Bu şiir ile ilgili 29 tane yorum bulunmakta