Bütün bariyerleri sinirlari engelleri zorluklari kendi dogal döngüsünde kalarak fizyolojik ekolojik sosyolojik ve kimyasal kural ve kanunlari icinde asabilmenin degismez kaynagi HAREKET ve DEViNIMDIR. Hareket ve devinimin sürdürülebilir kaliciliga üretkenligini, dengesini, enerjisini, birikimini, ihtiyacini, düzenini ve devamliligini saglayan muntazam gücün saglayici unsuruysa EVRiM-DEVRiM sürecleridir.
Dogumdan ölüme ve kendini besleyici degerlerinden hic bir baskilayici etkenlerle tahribata ve bozulmalara ugratmaksizin; dogurmayi tekrarlayarak degiskenliklere kendi bagisikligiyla artip cogalmanin yapici uyumunu saglayacak DOGAL GELISiMLERE ( adaptasyonlara ) Evrim`lesme denir. Iyi ile kötünün, yani olumluyla olumsuzun birbiriyle sürekli catisan celiskilerinden dogan ve gelisenleri sürekli tekilcilige ve TEKELCiLiGE baskilayan her kokusma ve cürüme, bünyesine yüklenilenleri tasiyamaz hale gelince icinde biriken bütün ( sosyolojik ekonomik siyasi kültürel…) yiginlasmis ve sagiltici careler arayan birikintilerinin buldugu her yoldan ve damardan sosyolojik bildirimini DISA VURAN tepkisel olguya ise Devrim denir. Her iki hayati degerdeki vazgecilmezlikse, kendi dogal denge düzeninde hic durmayan ve sürekli hareket halinde olan EVRENSEL döngünün degisen dönüsen durumlarina göre sahip oldugu aidiyetlilikle ve bagisiklik degerleriyle canli cansiz her seyi karsilikli var etme baglamindak uyumun geregine mecbur ve zorunlu kilar. Böylece daglar kita platolarinin hareketliligi sayesinde büyür veya kücülür, kayalar büyük kütlelerden kum tanesine dönüsür ve evrilir, bireyler toplumlariyla birlikte asla haric uzak kenarda ötede veya disarda kalamayacagi etkilesimin kapsayiciligiyla hayatin her alaninda aliskanlik ve davranis baskalasimlarinin evrimsel devinimlerinden gecer. Buna yol ve firsat bulamadigi kalip ve kabuklar altindan sorunlasan cürümelere ve celiskilere tikandigi kabuklari kirarak dogal evrim gelisimini saglayamadigi ve kendini baskilayan örgülere ve duvarlasmalara karsi cikisli akibetinden kacinilmaz devrimsel kirilmalari yasar.
Kücük kütlelerin büyüklerinkinin hareket alan agirlik güc kuvvet enerji ve yer cekimlerine tabi oldugu evrensel kurala göre miladini doldurmus veya yolundan yörüngesinden sapmis her bozulma, geregini yerine getiremedigi Evrim-Devrim düzen dengesindeki yoksunlugun ve cürümüslgünün bedeli olarak celiskiler yumaginda kaybettigi yikimlar oraninda yutan sömürenlerin bedensel gidasi ve yapisal lokmasi olur. Kücük gök adalar galaksiler toplumlar böylece yörüngesine girdikleri sömürüp yutanlarin güdümlü uydusu veya kendine baskin gelenlerin bünyesinde erir, yabancilasir ve yok olur.
Eger bu Evrim-Devrim dengesinde ilerleyip yürümüyorsa sürekli ATIK ve sorun üretiyordur, kendisi dahil her seyin dogal yasamina baskiladigi dgisim- gelisimleri istismar yalan ve talan KAMUFLAJLARIYLA pansumanlayarak her türlü celiskiyi karsitligi olmayan tekilcilige, yani iyisi olmayan KÖTÜYE ve olumsuzluklara hükmedip yönlendirmeye ve yönetmeye azmis sapmis insan ve hayat cikmazi. Ordaki her sey ortak degerler ve paylasmalar adina hic bir özverisi üretknligi sayginligi gecimi güveni dayanismasi ilimi irfani duyarliligi ilkesi ülkesi devleti inanci sevinci olmayan keyfiyet haramiligine gasp edilmis; ve buyrulmus korkulara karanliklara gericiliklere standartlara yüksek getiri piyasasi hic degismeyen cag disiligin rehin carki ve tekel mülküdür. Güdümlü kalabaliklarin dogal yasam iradesini etkinligini ve katilimciligini bütün insanlik degerleiyle beraber yitirdigi sefillik yoksulluk cehalet acizlik yenilmislik ve degersizllik, kendini kabul gören yozlasmalarla burayi baskilayanlarin servet ve sömürü sermayesidir. Evrim-Devrimlerse burada niteligi ve icerigi bosaltilarak `Halklarin Demokrasisi ` basligi altinda kitabini kapitalist ruhlu asosyallerin yazdigi, kalabaligi arttikca artan kulluk köleligin agirlastirilmis hayat pahaliligini soyan sömürenler adina kutsayan ve Kürt Acilimi devrelerine derdest edip koydugu tarihsel cikmazi cag disina geri götürenlerin tezgah rürünü ve afyon carsisidir.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta