Maraş’ta doğdu. İlk ve orta öğrenimini Maraş, Tunceli, Malatya ve İstanbul’da tamamladı. İstanbul Üniversitesi Felsefe bölümünden mezun oldu. Çeşitli okullarda öğretmenlik görevinde bulundu. 1991 yılında Kültür Bakanlığı’ndan müşavir olarak emekli oldu. 2003 yılında Balıkesir’de hayata gözlerini yumdu.
göğsümü yalayan gül alevinden
silinmez izler kalır.
gökte bulutla oynayan çocuk
öksesine yıldız çakan melek kalır.
Cahit deyince
Cahit deyince aklıma sular yıldızlar
Alınlarında şafak örülü
Anneler babalar
Gözleriyle gül toplayan çocuklar
Çöl rüzgârları kervanlar
Yavrum
Yalnızlığı şu son kıyısını da atla
Ve anla ki hayat
En özgür biçimini sende denemiştir
Onun içindir ki ölüm
Denizin doğurduğu eşsiz dalga
I
Melon şapkalı birtakım adamlar
Gördüler görülecek yerlerini kentin
Selâmladılar halkı saygıyla
Kavisler çizerek şapkalarıyla.
İşte o ilk sırada gördüm seni
Gülüm gülüm
Bu kentin koynuna girdiğim günden beri
Cebimde ölümüm
Avuç avuç dağıtırım insanlara
Bir türlü tükenmez ölümüm.
Üzümleri aydınlatırım
Baktıkça gözlerine derinden
Üstüme başıma güller dökülür.
Ve her şey kopar yerinden
Bir buluş bir gülüş ve unutuş ellerinden
Ellerinden beyazlıklar dökülür
Gülümü karşı tepenin üstünde
Gizli bir el kırbaçladı
Büyüttü yalnızlığını
Tepe güle kesildi
Arka çıktı gülüme.
Kalbim sağ yanımda çarpıyor
İçimde döngün bir ay kabarırken
Ki göz evlerinin ardından içeri
Ağlamak barışı sağlar mı ki
Ağ bozumu serpme sularla.
güzelliğinden çırpınan bu gecenin
sularını evliyalar getirir
bir gülüş gibi yolunur maziden
yararak eşyanın direncini
sonsuzluğa aşka ve hürriyete doğru
uzanır dağların sessizliğinden
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!