Eski gelecek zamanın hülyalarında
Gözlerimiz hayata yeni doğarken
Gelincikler bile henüz açmamış
Al al olamamıştı kiraz bahçeleri
O taze bahar günlerimize uyandık…
Güneşin som altından gölgesinde
Sıcaklar henüz kırklara varmadan
Ateşlerle yanmamıştı soğuk deniz
Aşka geldik hiç de vakti olmadan
Dünlerde sırılsıklam buzda yıkandık…
Mavi solup siyah geceye kaçmadan
Tekrar gözlerimizi sıkıca kapatsak
Ömrün tam da alacakaranlık vaktinde
Öyle bir an gelse; en olgun renklerde
Yepyeni rüyalarda tazecik uyansak…
Hayal kırmızısından tahta bir sandalda
Yanyana, diz dize omuz omuza
Tüm tükenmişlikler sona ererken Doğu’da
Bakışlarımızı versek güneşi yutan kızıl ufka
Ve sessizce uykuya dalsak ufak bir dalgada…
Akşamları beklerken geçmiş bir ömür.
Her gün geceyi derin uykuya bağlarken;
Kaç Alacakaranlığı suya gömmüşlüğümü
Saymışlığım; elbette sadece alışkanlıktan.
Gördüklerimi anlatamayışımsa hayranlıktan…
Yılmaz BEKTAŞ
Kayıt Tarihi : 9.5.2023 22:48:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!