“Evvelden evvel bir zaman imiş”
(Diyor yaşlı köy kadını)
“buraların soğuğu öyle soğuk değildi eskiden
Şimdiki soğuklar, soğuk mu sanki”
(Susuyor. Etrafına bakınıyor birden. Derme çatma bir ev, sarı tahta kapılı. Bitişiğinde ahır, tandır ve süt damı.)
“bak oğul, çocuktum o vakitler. Bu gördüğün yıkık yerlerde eski al karıları* yaşarmış. Bakma böyle harabe durduğuna, çok önceden ne beylerin ne ağaların gözü varmış buralarda.
Her dede masalında varmışta kimse göremezmiş al karılarını. Köyün delisi görmüş bir gün, bizim virane yapılardan uçup göğe yükseldiğini. Tan ağardığında, güneş yola çıktığında, sabah ezanında, baykuş öttüğünde; nur saçarak, tarak, ayna, göz kalemi bırakıp giderlermiş.”
(Durdu. Boşalan bardağıma bir çay daha koydu. Bilir çayı severim; az açık dört şekerli…)
“bak oğul her gün tarak, ayna, göz kalemi bulurduk ağbunların* içinde. İyiden iyiye inanırdık. İnanırdıkta bir türlü rastgelemezdik. Ne zaman sabah pusuya yatsak uğramazlardı. Bilirdik. Viraneler iyice kıymetli olmuştu. Al karıları güzeldir. Mavi şalvar, mavi askılı üstleriye gezerler yaz, kış demeden (dede masallarına göre) . Göbekleri beyaz mı beyaz, saçları uzunmu uzun. Yanakları al. Kanatları masmavi bir deniz gibiymiş. Aldırma sen kıyafetlerine oğul, onlarda üşürmüş, fakat sadece gün geceye döndüğü vakit. Her gün ışığı; onların yaz mevsimi… Gece ise zemheriden bozma karakış. Bu yüzdendir ki güneş, batı illerine giderken, onlar ısınmak için ahıra gelirlermiş. Hiçte korkmazlar o kadar inekten, attan, kazdan, tavuktan. Gece sabahlara dek aynada tararlar saclarını, yüzlerine makyaj yaparlar, sabah olunca da kanatlanır göğe yükselirler. Hangi eve uğrasa o ev bolluktan, bereketten geçilmezmiş. O yıllar bizde yaşadık tüm bu zenginliği, tarlalarımız kat kat mahsul verdi. İneklerimiz, atlarımız sayı sayı doğurgan oldular”
(Lavaş ekmeğinin içine küflenmiş yeşil çeçil* peynirini koydu. Gogoç* ekmek yapıp sundu önüme. Bilir, cayla beraber yerdim cocukken; mavi okul önlüğümü giyerken.)
“bak oğul, insanoğlu hırsının, uçkurunun, doymazlığının, merakının ve nefsinin kölesidir. Her şeyimiz vardı ama huzursuzduk. Al karılarını göremiyorduk. Bu bizi uyutmaz oldu geceleri. Bir kez görsek kafi idi. Bu Allahın yanından gelen melekleri görüp, arz-ı halimizi söylesek olmazmıydı sanki. Biraz para dilenirdik, biraz mevki makam. Sonra bir çukur açtık ahırın tavanına. Sabah al karıları göğe yükselirken görmek için. Günlerce pusuya yattık. Umutla umutsuzluğu karıştırarak bekledik Hiç, ama hiç göremedik ne yaptıysak göremedik. Tandır damının iç duvarını yıktık. Süt damına pencere yaptık. Nafile, göremedik.”
(Gözünden bir yaş damladı. Yüzündeki kırmızı koyulaştı. Gözlerimden öptü, sardı beni. Saçımı okşadı uzun uzun. Bir serçe sesi dışarıdan bir de onun tok sesi…)
“bak oğul, yanlış yaptığımızı ve günah işlediğimizi anlamıştık. Varsın al karıları gelsin, biz görmesekte olur dedik.”
(Göz yaşları çoğaldı)
“Bir daha gelmediler hiç. Ne bir tarak bulduk bi daha ne de başka bir şey. Evimizin bereketi gitti. Huzursuzluğumuz katlandı. Bir gece bir gök gürültüsü ile uyandık. Ne ahır kalmıştı, nede tandır ile süt damı. Yıkıldık. Bittik. Mahvolduk.”
“bak oğul, öğrendik ki mucizeyi mucize yapan bilinmezliğidir. Efsaneler ise gizemi kaldığı sürece efsanedir. Anladık bunu. Geç anladık. Al karıları nereye gittiler, hangi eve hangi elektriksiz, susuz köye gittiler bilmem ama onları çok özledim; çocukken kocaya gidip bizi emmime bırakan anamın kokusunu özlediğim gibi”
(Kalktım. Kırmızı yanaklarından sıkıca öptüm. Gözyaşlarını sildim.
Gittim..)
SÖZLÜK:
*Hal karıları; Eski Kars hikayelerinde anlatılan şık giyimli, güzel yüzlü uçabilen sihirli kadınlar. Gökten gelip, insanların arz-ı hallerini Tanrıya ulaştıran elçi.
*Ağbun; Büyükbaş hayvann dışkısı
*Çeçil; Günümüzde otlu peynirde denilen, küflendiği zamanda yenilen peynir türü
*Gogoç; Dürüm, ekmek arası
Ulvi KoçuKayıt Tarihi : 21.2.2009 01:48:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
21.02.2009 Çorlu 'Rivayet edilendir...'

TÜM YORUMLAR (1)