Aklın Pusuda Çıktın Karşıma Her Zaman

Mehmed Sarı
620

ŞİİR


8

TAKİPÇİ

Aklın Pusuda Çıktın Karşıma Her Zaman

Aklın pusuda
çıkardın karşıma durmadan,
Oysa çırılçıplak bir yürekti
her zaman seni ayakta karşılayan,
Ben hep çıplak ve ak
bir aşkla sevmiştim seni,
Yüreğim çırpınırdı bakarken
ummanlar kadar derin
ve yıldızlarca uzak gözlerine,
Yüreğim yanardağlar kadar sıcaktı
meltemli sular gibi serin,
Ne zaman aklıma düşse adın,
ne zaman gözlerime otursa hayalin...

Aklım
alır başını giderdi
bilinmedik yerlere,
Acılar, ayrılıklar ve cefalar
sürüklenirlerdi sevgi selinde
ve ötelenirlerdi önünde
yüreğime sınırsız bir gülistan gibi
serilen güzelliklerin...
Zaman dururdu
uzayıp giderdi yaşam
Her şey yeniden doğarcasına
gençleşip donanırdı yeniden dünyam
filizlenişiyle gönlümde rengarenk güllerin...

Yüreğimin sesiyle eğilirdim önünde,
Yüreğimde kanat çırpardı kuşlar
ufkun enginliklerine,
Sevdalar büyürdü yüreğimde derin
ve kaplardı yedi iklim dört bucağı
gönül güzelliklerin...
Çırpınırdım eteğinde
kırılıp dökülen dalgalar gibi
kızgın fırtınasında aşkın deryasının,
Gökleri güzellikler bürürdü
yağardı gecelerime yıldızlar,
Gönlüm evrene sığmaz,
Gözlerim senden ötesini görmez,
Kulaklarım sesinden başkasını duymaz
ve asla yaşanmaz sanırdım kucağında
sensiz güzellikler dünyasının...

Oysa sen
hep aklın pusuda
yüreğin kuşkuda
saklanarak duldasına
kara yüzlü bir korkuluğun
üzüm yeme amacıyla değil
bağcı döğme
planıyla gelirdin yanıma...
Ve hiç umulmadık yerde
volkan patlar,
savaş çıkar,
kıyamet kopardı...
Yer sarsılır, yıkılırdı bütün yapılar...

Bir türlü anlayamazdım bu durumu,
Suçlu bulunurdum her defasında
ve aşkımın gereği olarak
kabul ederdim suçumu...

Oysa neydi
ve nedendi bu olup bitenler
anlamam olanaklı değildi.
Yirmibeş gün küslükle
beş gün sevecenlikle geçerdi,
Hislerin yasa sayılırdı
ve sivri sinek en etkili sazdı,
Karşındakinin yazılı belgeleri
hiç bir halta yaramazdı...

Kanalboyu caddesinde yürürken
hicranlı mutluluklar yaşadığımız
haftanın bitiminde
hani yalvarmıştım da sana
“ne olur ceylanım beni gönderme
bir daha geri kangurular yurduna”
ve sen benim hiç akıl işi saymadığım
ve asla inanmadığım bir yanıtla
savmaya çalışmıştın beni başından...
“ Sen bana katlanamazsın...
ben çılgın biriyim..
hiç umulmadık bir anda hırçınlaşır,
kırar, döker, yakar, yıkarım ortalığı..
sen beni tanımıyorsun...” diyerek!

Bu söylediğin kaldı aklımda
senin ardında durduğun gerçek
ve tabi ki, bir de karakterin gereği
beni yalvar yakar
uzaklaştırdıktan sonra
o ‘bereketli topraklar’dan
“beni terkedip kaçtın” diye
savaş açman sevdalına karşı...

Ama şimdi inanıyorum sana,
Gerisi hep fasarya..
Aşkın –meşkin, sevincin -hüznün...
Tüm bunlar bir anlık ve ömrü
mevsimlik bile olamayan
bitkisel yaşamlara benziyordu...
Üç günlük çiçek ömrüydüler belki
belki de
istasyonlarda yemek molasıydı
zahmet yüklü yaşam treninin...
Dizginsiz ve çılgın bir sevda dalgası
yaşanırken esrik düşler dünyasında
bu dalgaya düşmüş küçücük bir
denizanası parçacığı
her şeyi altüst ediyor,
tüm sular denizanasıyla kaplanıyor
sevda son buluyordu gözlerinde senin...
Aşk hançerleniyor,
yürek kanıyor
ve kıvranıyordu yaşam
kaprisli kuşku mengenesinde beyninin...

Şok altındaydım
aramızdaki serüvende ilk defa
ve belki de ilk defa
omuzlarım arasında
taşımamaktayım yeşil bir lahana!
Düşünebiliyorum artık az da olsa,
kesik kopuk da olsa beynim.
Bu kez altımda buzağı olduğunu iddia ettin
oysa sen de bilirsin ki ben inek değilim...
Bu son bomba, kinli ve kara bir kuşku gibi değil,
apaçık bir hakaret gibi vurdu kalbimi..
Ama ben eminim ki
sen bilerek ve isteyerek
yapmış olamazsın bunu..
Şoktayım!
ve sen ayan beyan
ruhsal bir sıkıntı altında kıvranmaktasın...
Her durumda sanki bir doğal afet gibi
patlattığın taşkınlık seni otomatiğe bağlanmış
bir kurgu gibi harekete geçiren
bünyeni, ruhunu ve beynini
tamamen işgal edip yerleşen,
kuşkulu, kaprisli, egoist yapındandı...
Ve ben son defa yaptığın garip suçlaman gibi,
tüm bunlara rağmen ne küçümsedim,
ne suçladım ve ne de acıdım sana...
Bu “acıma” suçlaması zaten
bir ruhsal rahatsızlığın söylettiği
söz olagelmiştir her zaman...

Fakat her şeye karşın
benim yüreğim hüzünle dolu şimdi
Kırk yıldır kalbimde
galaksiler dolusu
yıldızlar kadar büyüttüğüm,
peri kızlarına benzetip
tılsımlı efsanelere garkettiğim
ve tanrıçam diye önünde dizçöktüğüm
bir kişinin bu denli sıradan
bir suçlamaya imza atmasını
gönlüm olmayıp kaldırmıyor...
Acıyor ve ağlıyorum kendime!

26/9/2014

Mehmed Sarı
Kayıt Tarihi : 15.1.2015 04:13:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Sadık Turan
    Sadık Turan

    Yürek sesinize ve emeğinize tebriklerimi bırakıyorum. Güzel şiirdi. Esen kalın.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Mehmed Sarı