çıkınım içinde bir soluk nefes
her yabancı yüze taş gibi düşer
gönlümden mezara iniyor heves
şehit gövdesinden baş gibi düşer
çıkınım içinde bir soluk nefes
güneş bir mızrak boyu yükseliyor
rüzgar okşuyor bir yetimin başını
arz ve sema birbirine gülüyor
aklıma sen düşünce
örttü penceremi hep perde perde
kül yüzlü bir ölü gibi yalnızlık
elimden ümitler tek tek düşer de
bir tek senden umut akar ki ılık
örttü penceremi hep perde perde
kader sürurun gergefini işliyor
zaman sessizce oturuyor kapımda
gönül bir dünya kadar genişliyor
aklıma sen düşünce
unuttu kendini yüzünde zaman
ışık yürüdü de düştü can üzre
senin kasidende ketumdur sühan
gözlerin ötredir hüsn ü an üzre
unuttu kendini yüzünde zaman
iblis kadehine bir damla ağı düşer
sonra taze çay kokusu gelir burnuma
cümlemin ortasına bir gül yaprağı düşer
aklıma sen düşünce
önümde gözünün rengi belirdi
kahverengi bakışına uzandım
son rüyama beyaz ellerin girdi
tutmaktan korktum korkmaktan utandım
korkumda gözünün rengi belirdi
taşların arasından sızıp gidiyor hüzün
rüzgar aşındırıyor duvardaki acıyı
bir güneş oluyor karşımda duruyor yüzün
aklıma sen düşünce
kış sabahı yerden göğe kadar sis
yerden göğe umut tuttu yakamdan
gözlerin karşımda çekingen, munis
gözlerin yürüyor daim arkamdan
kış sabahı gökten yere değin sis
her şey siliniyor yalnız bir ışıltı kalıyor
şubat önce borcunu ödüyor ocak’a
sonra da mart’tan on gün ödünç alıyor
aklıma sen düşünce
gözünden dökülen her bir pencere
kafes içindeki sevdama bakar
akarken bakışın yavaşça yere
düşer yaprak düşer hazan düşer kar
gözünden dökülür bin bir pencere
Kayıt Tarihi : 22.6.2009 13:24:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!