Akıllı İşi Değil Yıldızları Saymak(deneme)

Mehmet Nuri Yalçın
234

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Akıllı İşi Değil Yıldızları Saymak(deneme)

Neden çocukluk bir başkadır? Sorumluluk olmadığından dolayı mı acaba? Yoksa saf ve duru bir kalple bakıldığından dolay mı hayata?

Hatırlıyorum da küçükken köydeki evimizin önünden küçük bir dere geçerdi.Biz “çak” derdik.Şimdilerde suya hasret.Ne zaman yolum düşse köye,eski anılar depreşir yüreğimde.İnce bir sızı halinde sarar bütün vücudumu.Çoğu zaman ağlayasım gelir ama utanırım ağlamaya.Erkeklik damarım kabarır,Orhan Veli’yi hatırlarım;

*Baka kalırım giden geminin ardından;
Atamam kendimi denize, dünya güzel;
Serde erkeklik var, ağlayamam.

İşte o zamanlar o küçük derede arkadaşlarımla küçük odun parçalarını suya bırakıp yarıştırdığımızı düşünürüm.Bazen iki yüz, üç yüz metre su kenarında aşağıya doğru koşarak kimin kayığının öne geçeceğini görmeye çalışırdık.Tabi tozlu ve birazda çamurlu dere kenarında, artık tozdan nasır tutmuş minicik ellerimizin suya değişini hatırlarım.

Çocukluğum hala gizli bir yaradır bende. Ne zaman tozlu yollarını düşünsem o çocuk hayalimdeki köyün, içimde bir yerler acır.Üzüm bağlarında komşu köylerden çocuklar üzümümüzü çalmasın diye nöbet tuttuğumuz sıcak yaz günlerini düşünürüm sonra.Kopardığımız birkaç salkım üzümü, derin dondurucu niyetine kullandığımız eski kuyuya bir kova ve bir iple sarkıttığımız günleri…

O zamanlar hapsedilmemişti düşlerim şehirlerin kalabalığına.Çocuk düşlerimi kabusa çeviren beton yığınlarıyla dolu kentlere terk etmemiştim umutlarımı henüz.Su para ile değildi çocukluğumda.Havayı teneffüs ederken özgürdüm alabildiğine.Baharlar birbaşka yaşanırdı,kışlar birbaşka…Ben dilimde anonim bir şiir,hala yazarını bilmediğim;

**Akıllı işi değil yıldızları saymak
Haram oldu bu dünyada yaşamak
Ekmek para,
Hava para,
Aşk para…
Ben yalnızlığımı satıyorum dostlar
Alan yok mu
Bedava…

Üşüyen ellerimizi sobada ısıtırken karlı günlerde,bir yandan da toprağa gömdüğümüz palamutları çıkarıp kestane niyetine soba üzerinde pişirirdik.Yaptığımız kardan adamlara giydirecek elbisemiz yoktu.Kardan adamlarımız da bizim gibi üşürdü kış ortasında.Ama düşlerimiz zengindi bizim.Sabah içtiğimiz sıcak bir mercimek çorbası ve yanına kırdığımız bir baş soğan,alırdı bütün açlığımızı.Tandır ekmeğinin gramajını ölçmek kimsenin aklına gelmezdi.

Yalansızdı çocukluk yılları.

Bir ara bir top almıştı abim bana.Zorla benden alıp oynayacağız derken,patlatmışlardı topumu köyün gençleri.Ne zaman topum gelse aklıma,içime bir sancı düşer zamansız.Belki topumu gömdüm tozlu Özen yollarına.Ama umutlarımı…

Evet yalansızdı çocukluk yılları ve bir o kadar umut dolu.
Geceleri damda yatarken yıldızları sayardık çocuk yüreğiyle.Gökyüzü pırıl pırıldı umutlarımız gibi.Yıldızlardan en büyük olan iki tanesinden birisine Leyla,birisine de Mecnun diyorduk.Onlar birleşirse dileklerimiz birleşir diyorduk.Parmak sayısını geçince saydığımız yıldız sayısı,kalakalırdık öylece.Akıllı işi değil yıldızları saymak dese de herkes, biz sayıyorduk işte parmak sayısınca olsa da.

Yalansızdı çocuk düşlerim yıldızları sayarken.Akıllı işi değil yıldızları saymak dese de kimileri, ben hala sayıyorum yıldızları.Ama artık parmak sayısını geçiyor yıldızlar.Leyla ile Mecnun ise hala birleşmedi gökyüzünde,öylece duruyorlar bir kenarda.

Yalansızdı çocukluk yılları bir düş gibi;

***Yalınayak yürümek çocuk yüreğimle
Ellerimde yırtık potinlerim
Soğuğa direnen nasırlı ellerimle
Göle bakan evler çizmek
Hayali dünyamda
Rüzgarın hışırdattığı kavaklar sonra
Uzayan bir patika
Çalılar arasından...

Ne güzel düş kurmak
Çocuk dünyamda...

*Orhan Veli Kanık
**Anonim
***Nuri Yalçın

Mehmet Nuri Yalçın
Kayıt Tarihi : 19.4.2020 00:03:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Mehmet Nuri Yalçın