Gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç
Ağaçlar bükmesinler n'olursun boyunlarını
Neden akşam oluyorum tren kalkınca
Kırlangıçlar birdenbire çekip gidince
Mendiller sallanınca neden tıkanıyorum
Öyle çok acımasız ki, öyle birdenbire ki
Az önceki çiçekler nasıl da diken diken
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
çok güzel ya... bayıldım... nasıl kaçırdım ben bu şiiri şimdiye kadar:(
sonrası? hiç......
Üstad döktürmüş, tam Top 100 listesine yakışan bir şiir.. muhteşem
Üstad döktürmüş, tam Top 100 listesine yakışan bir şiir..
Fikret Bey önce geçmiş olsun diyor senin inanmadığın Allah'tan senin için acil şifalar diliyor, hastalığının da insanın olaylar karşısında ne kadar zayıf ve çaresiz olduğunu görerek ben diye sahiplendiğin bedenin üzerinde bile fazla bir tasarruf imkânının olmadığını görmene vesile olmasını diliyorum.
Ancak yazıma karşılık ikna yolunu değil hakaret üslubunu tercihen yazmış olduğunuz karşılıkta mantıklı bir taraf bulamadım.
Daha öncede size yazmış olduğum gibi ömrünüzün kullanmış olduğunu ekonomik kısmı bitmiş şimdi ise sizi bekleyen kanserler, ülserler ve işte yaşamış olduğunuz kalp ve beyin spazmlarıdır.
Sonucunu düşünmeden hiç bir iş yapmayan ve yapanı da deli diye değerlendiren EY AKILLI GEÇİNEN DOST! Af buyurun tükürürken bile rahatsızlık veren bir ifrazattan kurtulmayı düşünürken KOSKOCA BİR HAYATI AMAÇSIZ VE ANLAMSIZ SADECE BİR HİÇ OLMAK İÇİN SIKINTILARINA RAĞMEN YAŞAMAYI NASIL DÜŞÜNE BİLİRSİN?
Gerçekten ben anlayamadım.
Anlayan varsa NE OLUR İNSANLIK ADINA ANLAMSIZ YAŞAMANIN ANLAMINI BİRİS BANA ANLATSIN! !
Çok rica ediyorum.
Derdim şahsınızla değil.
Şahsınıza tekrar tekrar geçmiş olsun diyor acil şifalar sağlıklı ve hayırlı uzun ömürler diliyorum.
Hasan abi,
siz şimdi size kırıldığımı düşünür bütün gece de uyumazsınız..bu yönünüzü,temiz kalbinizi iyi bilirim..sadece şaşırdım..anlamadığım için..
siz şöyle yazmıştınız hatırladığım kadarıyla..
sevgili Naci bu koçero makbul bir adam değil,etrafı soyunup sovana çevirip silahlanıp dağa çıkmıştı bizim gençliğimizde şarkısı türküsü bile vardı yazmıştınız..
ben de ona karşılık abi senin söylediğin koçero meğer konçertoymuş yazdım..baksana abi dinlediğimiz konçertolara..dağda falan değil artık şehrin göbeğinde o koçerolar..ekmeğimize aşımıza dahi göz koydular..
hasan hüseyinin koçerosu farklı abi..otobüs bileti parası olsa şehire çalışmaya gelecek..onun koçeroso yurdum insanı..
sen sülün osmanı bile hatırlarsın abi..hani istanbuldaki saat kulesini,haydarpaşayı,galata köprüsünü sade saf temiz vatandaşa satan sülünü..
memleket şu an bu durumda abi..
koçeronun hali mi kaldı köprü baraj yol su elektrik kanal almaktan..
içten sevgim ve saygımla Hasan abime...
ne biçim şaka hasan abi bu..elalem ne bilsin bizim seninle can ciğer olduğumuzu..
benden de saygı size güzel abim..
Ya Naci şaka yollu söyledim. Anlamadıysan özür dilerim.
Sevgiyle kal.
şaka yollu söyledim sevgili Naci. anlamadıysan özür dilerim.
Sevgiyle kal.
Sizler sağolun, teşekkürler Meneviş Hanım.
Bu şiir ile ilgili 71 tane yorum bulunmakta