gel otur mısra dökeyim alnına
çınlasın yüreği taş olan kömür işçisinin
düşsün karanlığa kömürler
batsın ay kömür ocağında
siyahlığa bulansın
metana
kanatlanıp gidiyorum kanatlarım terli,
yüzünü özlüyorum yüzün kirli,
düşeceğim bir yerlerde
Yüreğinin çırpınışlarını hissetmeye başladım şimdi
Vurur durur bedelsiz akşamın karanlığına
Tutamam gözlerini
Görmeyesin diye karanlığı
Asamam fani isteklerimi yüzünün çarmıhına
Kuşatamadım yüreğinin viran şehrini
ey gece
taşındı tüm uykular sabahlığından
kalktı yataktan gözleri mahmur çocuklar
Dur
Bak sökün etti turnalar şafağa
Uyandın...
Bin yıllık uykundan
Turnalarla kalktın ayağa
Ve baktın
Ay dolandı
bir açılıp
bir kapandı
gölgeleri vurdu dağlara
kayıp gitti bir yıldız
Ben seni bilmem
kıvrılmış uyumuşum sende
Dalmışım
Ben seni bilmem
Ben zamanı bilmem
Bir ırmak suyu gibi akıyorsun
Bu yol nereye kadar gider
Bir ırmak suyu gibi akıyorsun
Bekleyen birşey mi var seni
dolunay dağılmıştı saçlarına
yarımay vakitlerinde yanlızdım
saçlarını görmezdim
Bir tufan almıştı bizi
dağlar dalgalarla sarsılmıştı
Ah lora...
Dedim...
Gitme...
Herkes sevemez...
Sen herkesi..
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!