Ahmet Ünal Çam Şiirleri - Şair Ahmet Üna ...

Ahmet Ünal Çam

16-04-2008 10:35


Geçti işte Ocak, Şubat, Mart bile
Sohbetteyiz nisan ile
Erişmek ne mümkün menzile

Devamını Oku
Ahmet Ünal Çam

Sonsuz karanlıktayım
gözlerin nerde?
Dipsiz kuyulardayım
ellerin nerde?

Hani baharda gelirdin,

Devamını Oku
Ahmet Ünal Çam

yine iç dünyama dalmaya başladım. Orda bekliyordu beni gözleri güzel. Yine, “ekşi alıp, ekşi satarım” bir bakışla yüzünde hüzün. Yanındayken bile gidiverecekmiş gibi, ellerimden uçup kaçıverecek bir yaralı kuş gibi, ne gülüyor doyasıya, ne bırakıyor güleyim. Bir gülümsese yıkılır sanki duvarlar. Fakat o sanki sadece halime gülecek gibi, hayali bile tepeden bakıyor, yaralı gönlüme. Çırpındıkça göğsümdeki ümit kuşu daha da düşüyor karşılıksız aşk uçurumuna.

Acele çıkıyorum evden, ellerimde giysi ve kitap dolu çantalar, yüreğimde heyecan, dizimde titreme. Son platonik aşkımı görmenin stresi ve sevinci iç içe geçmiş, dolanıyor sanki ayağıma. Otobüs ben düşünceler içindeyken geçmiş Kızılay’ı. Ben mi iniyorum otobüsten, başka bir vücut mu dalgın sürükleniyorum peşi sıra. Sürükleniyorum sanki rüzgarlarla daha büyük fırtınaya.
Bir köyü perişan eden ejderhayı görmenin heyecanı gibi, görüp öleceğim sanki Nur’u ve sanki ölürken “Gördüm ya, değdi ölmeye” diyeceğim gibi. Bir miras bırakmak ister gibi, bir daha şansım olmayacakmış gibi sarılıyorum kaleme ellerim. Çantaları koyuyorum kenara, oturuyorum bir duvar kenarına. Aceleyle kaçıyor kalemim kağıdın üzerinde soldan sağa, sonra tekrar... tekrar.İçimdeki şairin mesajını görüyorum kağıtta yavaş yavaş;

Yanında, yanı başında

Devamını Oku
Ahmet Ünal Çam

Hayallerimde Nur vardı, rüyamda Nur’u görüyordum. Uyanık mıyım, değil miyim anlayamıyordum. Çünkü hayallerimde de rüyalarımda da erişilmezimdi.

“Yanımdayken bile hasretimdin” diyen şarkıyı şimdi anlıyorum. Uzatsam elimi tutacak gibi ellerimi, yakınsın. Git istersen, bırak beni acılarla, git gönül yollarına bakınsın. Alışmak zor şey varlığına, ne gerçeksin ne de rüya. Baharda kışım, yanağımda gözyaşım, karşılıksız aşkımsın.

Yolcusuz trenler gibi gidiyoruz meçhule. Her istasyonda umut arıyoruz ama gittikçe eksiliyor umudumuz, biz eksiliyoruz. Niçin her şey güzel olmuyor, senin, ince hastalıktan kurtarmanın ümidi büyürken, benim içimde bir şeyler eriyor.

Devamını Oku
Ahmet Ünal Çam

Bir veda saatidir gelmiş çatmış, düşmüştük sanki karanlığına ayrılıkların, vedaların. Gitmeliydik, Önce ondan bekledim veda sözlerini. Oysa gitmek istememek ve gitmek zorunda olmak. Umutla tutunmak kıyıdaki son kuru dala. Geleceğini bile bile o anın, susarak geciktirmek arzusu. Bakıştığımızda ilk konuşacağımız veda sözleri sanki, bakmamaya çalışıyorum yüzüne, gözlerine.Çok korkuyorum, gideceksin diye. Hadi uzat ellerini, uzatsana…

Kalktı, gidiyordu son ümitlerimi de ezip geçer gibi.

Benim yanımdayken gülmeni o kadar isterim ki, gülüşün bana da olsa, halime, garipliğime de olsa gül. İçimde gülüşünü görmek için fırtınalar estirirken yüreğim, dilim söyleyemiyordu..

Devamını Oku
Ahmet Ünal Çam

Yaşamıştı bu kerpiç duvarlar arasında nice dev
Şimdi hatıralar dökülüyor maziye doğru yavaşça
Belki de gidenlerin özleminde bu eski ev
Aramızdan kaçmak ister gibi, acele, telaşta

Devamını Oku
Ahmet Ünal Çam

Kime KAL! desem, gidiyor
Kimi sevsem, başkasını seviyor

Kal! diyorum,

Cevap verme, SUS!

Devamını Oku
Ahmet Ünal Çam

Körler ülkesinde tek gözlü,
krallar gibi yaşamış önce
Dokunmuşlar, elleriyle yüzüne.
Sonra demişler; ”Sen farklısın bizce! ”
Yaşlı bir kör gelmiş,
Çıkarıvermiş tek gözü de

Devamını Oku
Ahmet Ünal Çam

Kore savaşına sonradan katılan Türk birlikleri, inanılmaz başarılara imza atmıştı. Daha gelir gelmez, Amerikan ve İngiliz askerlerinden oluşan 8. orduyu kuşatılmaktan kurtaran Türkler, General Tahsin Yazıcı'dan, Albay Celal Dora'dan başlayarak tüm subay ve erleriyle destanlar yazıyordu. Birleşmiş milletler ordusunda görev yapan Avustralyalılara Türk askerleri hakkında soru sorulduğunda, yıllarca büyüklerinden Çanakkale'yi dinlemiş Avustralyalılar bu kez aynı tarafta olmanın gururuyla 'Tıpkı Çanakkale'de savaşan ataları gibi savaşıyorlar' demişti.

Ne kadar kahramanlık yapılırsa yapılsın, düşman da yabana atılacak bir düşman değildi. Birleşmiş Milletler komutanlarının 'Yenilmez Ordu' demeye başladıkları Çin ordusu, özellikle sayıca çok üstündü. Ne kadar Çinli asker ölse, yerine daha çok geliyor, bu da Birleşmiş Milletler Ordusunda erinden komutanına, hepsinin moralini bozuyordu.

Türklerin Kunuri'deki inanılmaz kahramanlıkları, çevrelerini saran düşman sayısına göre 'Bir avuç' denecek Türk askerinin, dört defa sarılmasına rağmen her defasında düşmanı yarıp, sonunda kurtulması kararları değiştirmiş, savaşa devam edilmesine karar verilmişti.

Devamını Oku
Ahmet Ünal Çam

Zeliş 02-02-2007 02:10
Genç gelin Zeliş, bulaşık yıkarken bir yandan da hüzünlü bir halde geçmişe dalmış, düşünüyordu. Gelin olup, köyünden ayrıldığı son gün gelmişti aklına. Komşuları olan Hacer teyzenin söylediklerini düşündü;
-Sevinsene kız, büyük şere gidiyon. Kurtuluyon tarlada, bahçede çalışmaktan
Ne çare sevinememişti Zeliş. Oysa öbür kızlarla daha önceki konuşmalarında Zeliş de özenirdi şehre gelin gitmeye. Görücüler gelmeden daha bir-iki ay önce kızlara söyledikleri canlandı gözünde;
-Ayşe abla, şehre gelin gitti ya artık rahat eder. Biz yok patates çapalamayla, yok buğday hasadıyla uğraşırken o evinde oturup TV seyredecek, biz ekmek için hamur açalım diye koştururken, o bakkala gidip ekmeğini alıverecek.
O günleri hatırlarken, tekrar yaşar gibi, arkadaşlarının yanı başındaymış gibi güldü. Köyde, kızlarla konuşurken ne güzeldi, şehre gitmenin hayali de güzeldi. Şimdi şehirdeydi işte. Köyden ayrılırken kızların nasıl baktıklarını, nasıl onun yerinde olmak istediklerini fark etmişti. Oysa o istediğinin bu olmadığını çoktan anlamaya başlamıştı.,

Devamını Oku