Sevdim seni,
Acın acıma benziyordu
Sevdan sevdama
Işığı kitaplardan yontmuştuk bir devir
Güneşin güneşime benziyordu
Toprağın toprağıma
Bütün mavilikler senin olsun,
Gök gibi,
Deniz gibi.
Bizi sevenlerde dahil,
Hepsini sana vardim biliyorsun.
Umay Ana,
Umay Ana nerdesin
Bak, ağlıyor
Afganistan’da bir çocuk
Pek çoğuna mezar oldu Nijerya
Irak’ta babası ölmüş eşkıyaların elinde,
Karlı bir kış günü geçidinde ölümle dirimin;
İkiye ayrılsak,
Benimle gelirsin bilirim.
Işıklı bir bahar günü,
Yollar yorgunluktan hafif ıslanmış,
Rüya buya; bir gece düşümde Bedri Yalçın'mışım. Doğduğum köyün içinden Kurttaşı'na bakarken, harman makinesinin sesini duymuşum. Bu arada sarı entarili sevgili Tatlıpınar'a inerken, Harman yerinden Kurttaşı'na ışıktan bir köprü kurmuşum.
Nice zamandır Kurtlarlı'da
Temmut ayı buğdaysız.
Seninle görüşmedik hanidir.
Yürümeyi öğrendi geçen yılda doğan bebe.
Birkez daha, palaz kırğınından eli boş döndü, avcılar.
Kaç kez dağların kuytuluğuna dayadım sırtımı,
Bahar erişti.
Nasılını anlatamam, kuşlar şahidimdir;
Sözlerindeki taşlarla kanadım kırık
Meyveli zeytinler gibi eğdi dalımı,
Yaz hüznünde boynuma astığın ayrılık.
Nasılını kim anlatabilir, şehirler şahidimdir;
Haydi yaklaş biraz
İğdeler kokuya durdu
Şeftali tada
Üzüm rakıya dönüştürdü koruğu
Kayısı bala
Ekin de başağını eğdi.
Al yiğitlik sevdalarımı,
Saat yirmi dört.
Bu gece suskun dört köşe ve puşt.
Denizlerin çiçeği güzel, takılıp kalmışım.
Bir mektubum yazılmamış, ayak üstü acele.
Dalda nar,
Narda dal kırmızı.
Ala kaçmayan kırmızılar,
Kimde var.
Nara dal,
Dala nar,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!