Ezanın erken okunmuş halidir yokluğun
Seccadelerin kenarı dürülmüş
Yarım besmeleyle dağılmış tespih taneleri
Minareler selvi gölgelerinden habersiz
Apdest buğusu düşün gizinde
Kıble ulu çağrışımlarla titrer
Soğuklar başladı,
Sonbaharda güzel olur Ankara.
Az ıslak
Az yeşil
Az sıcak
Bir okyanusta dalgalanır sevdalı,
Suyun üstü senin, altı benim.
Bir zaman bıçak sırtında yürür sevdalı,
Hançerin bir yüzü senin, bir yüzü benim.
Mamak kışlasına ipek mendil bağladım
Bağladım da döne döne çağladım
Gizli saklı hain duruşmalarda
Bağrıma demirden köz dağladım
Leylim yar
Dingin limanlarda dinleniyor yüreğim.
Azgın ummanlara taşıyor sevdiğim beni.
Her zaman uymuyor fikrin doğrusu, aşkın eğrisine.
Artık günlerden ne varsa,
Hangi amansız kasırgada yırtılmışsa yelkenimiz;
Ne zaman bir altı mayıs ağıtı duysam
İlk günkü hüzünler basar yüreğimi.
Onlar asılmadı;
Biz asıldık aslında,
İpteyiz o günden beri.
Sabah benden önce kalkardı kahvaltım için
Fırınlarda beklerdi yaz ve kış
En susamlısını, en çıtırını seçerdi simidin
Sonra avaz avaz sokaklarda seslenirdi
Kapıya kadar ineceğimi bilirdi;
Gözlerinin şehrine tutsak olduğum kadın
Her sabah elim telefonda
Teller sesimi iletmiyor
Cesareti kurumuş
Telefon kızgın bir özlem, dağlıyor elimi
Bir süre gök yüzüne bakıyorum
Denizimizin rüzgarı var gülüm,
Teknemizin yelkeni de.
Uçsuz bucaksız bir deniz yok sadece
Sevgimiz,
Kuru bir limanda tutsak.
Kadının üstünde transparan bir ten
Birden bire doğup sonsuza gider
Işıldar kalbinin meme uçları
Alnındaki bu gülüşü, güneşlerine ver.
Utanmadan öpebilirim de dudaklarından
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!