Bu ne yeşil, ne mavi bu, ne sarı? Yolumuzda.
Nasıl koyup gitmeli bu denizi, bu kırları?
Uğulda, uğulda, uğulda sonbahar rüzgârı,
Bir dal kırabilir misin bakalım, gönlümüzde?
Bu şarkılar, bu hâlis sözler varken, dilimizde.
Ne çektik böyle gülünceyedek
Eh, şeniz işte hep bu düğünde!
Karım sen bir deliler evinde,
Yirmisindeki hemşirem Van'da,
Babam tenha tezgahının üstünde,
Ben bir hayal atının sırtında
Bir gün gelir geçer bu geceler
Tırtıllar tırmanır yapraklara.
Damla damla sızmaz dudaklara
Kalbin kaynağından bu heceler.
Yel yapraklarımı savurur,
Dört yanım yağmurla örtülü;
Güz vaktim gerçek ya, ne yağmur!
Kafamda hep bir uykusuzluk
Ve masamda bir düşler gülü,
Dün gece lambaların kör ışığı içinde
-----Herkes ömründe bir kez olsun o yoldan geçer___
Bir sokağa düştüm ki her köşede bir gölge,
Her pencerede bir baş, her kapıda bir fener.
Onların iki yana dizili yüzlerinde
İstek ve aşk onları kavramış saçlarından
Sürüklüyordu. Gök mordu;
Ayışığı ihtiyar çınar ağaçlarından
Yüzlerine düşüyordu.
Fısıl fısıl binlerce dudaktı yaprakları
Dost dost diye deli derviş gezdiğim,
Bir ağladığım, bir güleyazdığım,
Adını dağa taşa kazıdığım
Benim bir tanem dost, gözümün nuru!
Tutmaz elim, topal ayağım uğru,
Son aşkımdır bu –sen- ve son çile,
Günümün son fecri, sonu artık;
Giriver inince gün, aralık
Kapımdan gelinlik elbisenle.
Onu sevmekle geç, ey yaşamak!
Sokakta gün, sokakta gece,
Ben sen o biz kuş ve karınca.
Sokaktan gelir vehimlerim,
Sokakta geçer bayramlarım.
O gün bu gün size özendim
Her yerde, hava, toprak, deniz
Bir serüvendi, gökteyseniz
Çıktım, yok, yerdeyseniz indim
İlkin, size içkiyi tattırdım
abi popülerliğini nasıl ayırabiliyorsun benim güzel şiirlerim olmasına rağmen sadece 3 takipçim var ve 2 si benim hesabım):