Siyah beyaz renkleri,
Cim bom,Fener denkleri,
Dostluk hiç bozulmasın,
Hep coşsun ahenkleri.
Sakın atma yanarsın!
Daralıyor, boğuluyorum, kaldım nefessiz,
Yeşilini kaybeden ülkemde, kuşlar sessiz,
Yanmakta gün be gün, memleketin değerleri,
Devleti yönetenlerin, hiç mi yanmaz ciğerleri?
Onlara ne! Ormanların böceği börtüsünden,
İnsanın büyüğü olmaz, taşların şahı vardır,
Zalimin zûlmü varsa, mazlumun ahı vardır,
Hayat denen oyunda, zalim sever satrancı,
Mazlumun boynu ince, tek sermayesi inancı.
Dev aynaları olmasa, doğmadan ölürdü kibir,
İki yetim ağlıyor, sözün bittiği yerde,
Sükûnetim çağlıyor, acı var yine serde,
Birinin çorabı yok, diğerindeki yırtık,
Kuru lafa karnım tok, fakiri görün artık.
Yetimler buruk büyür, eksiktir baba yanı,
Bir mavi olsam...
Engin denizlere açılsam...
Unutsam...
Hayatın yorucu merdivenlerini...
Selamlaşsam yunuslarla, martılarla,
Özgürlüklerinden bir parça ödünç istesem...
İşte yine renksiz, sessiz ve sensiz bir gece
Sevgiden ve heyecandan yoksun...
İsmin her an dudaklarımda hece,
Yine nöbetçiyim, sen yanımda yoksun.
Bir türlü sabah olmak bilmiyor,
Yıllar geçse de harlanır,
İlk aşkların saklı külleri,
Günahlı hatıralar arlanır,
Kurusa da yasaklı gülleri...
'Keşke' diye başlar sözlerin,
Saltanatın kayığı, susuz da yüzer,
Sultanların ayıbı, mazlumu üzer,
Ayağı yere değmez, göklerde gezer,
Büyük başkan insanı, tepeden süzer.
Yağmur yağmadı gafı, sudan bahane,
Yusyuvarlak dünyada niçin köşe ararsın?
Şanssızsan gündüz bile karanlığı sararsın.
Sana mı kaldı güllerin dikenini temizlemek?
Duygu yoksunlarının yüreğini semizlemek.
Kuru duvar tez yıkılır, harcı yoksa eğer,
Eridik bittik artık, can kalmamış candan öte,
Vefasızlık aşmış dağları, gidiyoruz felakete,
Sitemsiz söz kalmamış, diller hep yalan olmuş,
Kardeş kardeşe düşman, ümitler talan olmuş.
Bereket kazan küreklerde, kara topraklar özlendi,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!