Zemheriler de geçer, gözyaşları durulur.
Yine bir imsak vakti güneş doğarken,
Zalimlerin zulmüne prangalar vurulur.
Mazlumların çehresine kutlu bir ziyâ düşer.
Boynu bükük çocuklar Kızıl Yârine düşer.
Kızıl Yâr bu sevdaya çok önceden tutulmuş.
Geceniz hayır olsun..
Muhabbet yarenlerim, nerdesiniz?!
Hani nerde bol yapraklı, şiir ruhlu telâşım?
Hangi yele esir düştü, gecelerim ve göz yaşım?
Beynimdeki çatışmalar dindi, ne tez bitti savaşım?
Geceniz hayır olsun..
Sana sevgimi anlatamam..
Kaf dağının sırlarını kurcalama, gerek yok
Bu kent bu sevdayı kaldıramaz, konuşmam.
Yahut sel alırsa caddeleri karışmam.
Hem ölmek için hazır değilim henüz.
Akla, Akla ve Ak'la
"Sevgili kalbim nerdesin?"
Düşünmeye hiç mahal kalmayışından beri cümlelerim derlidir
Derlidir yastığıma düş sindiren iplikler
Ben yaşamak bilmem hiç
Günaşırı ümitlerle dolsa da kalbim,
Zihnimi bu boşluktan alamıyorum
Bilmiyorum, neden uçar ki kuşlar?
Bilmiyorum, bu yeryüzü neden dar?
Neden gülmez çocuklar, ağlamak ırsi midir?
Ey yitilmiş maverâ, ey gözükmeyen çerağ!
Mehtaba bürünür de nicedir yol yürürüm
Bu mehtabın yolu da, bu yolların sonu da
Karanlıkla bitişik
Ey görünmeyen çıra, ne varsa sun göğsüme!
Senin şavkın nicedir gözlerimle ilişik
Sıradan yaşamaksa, pamuğu hınzır ipi boyuna bağlamaksa,
Sayısız hâtıranın uğruna ağlamaksa,
Cümlesini denedik.
Sınanan eylemlerden bana bahsetme şimdi!
Ölüm deme, toprak deme, nefessiz vâr olmayı sakın yeğletme bana.
Huzuruna çıkacak yüzümüz mü var?
Gönlü hünkâr eyleriz
Sükût ile inleriz
Sırra kadem basarız
Hiçkimseler duyamaz
Azgın zede sararız
Arza bulanan kanın sığmaz göğe taşıyor
Adın bir avaz gibi bak yırtıyor dağları
Semâlar kıskanıyor sendeki asil yükü
Ey yüreği kor şehit! Zulm ehlinin ağyarı!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!