Ere kemiğe büründüm
Yavaş yavaş yaşlandı her şey
Bir çiğ kırağıya bir Yağmur doluya ..
Gönlüm buza döndü ...
Önce alevlendi içimde
onlarca yıldır küllenen ateş
Güne aldandı tomurcuk verdi
Suskunluğu yankılandı önce semada
Ardından bir yaprak düştü , bir dal kırıldı , bir Gül soldu
Uzaktan çok uzaktan
Tanju Okan Kadınım çalıyordu
Kadın yoktu artık o evde
Sessizlik bir kez daha yankılandı
Bir an
Durdu zaman
Kapı girişinde siyah çarşaflı bir kadın
Gözleri çarşafından daha kara
Avuçları Allah’tan iSteyip kuldan beklercesine açık
sana bir sır
Cahil vurur kader
vurulur kader
öldürür kader işte der
ölür kader işte der
cevap tektir
cahilsin dersin kader işte der
Her sonbahar sabahı
Yüzümde soğuğu o tatlı rüzgarın tonlarca anı saklar . ...
karşılasa da bir gün son baharı
Oysa bilirdim yaşlanmazdı doğduğu şehirde kocayanlar
...
Ölmek nasıl olur bilmem ama
Sevmek Cemal in de dediği gibi uzun bitmeyen bir kelime
Severken ölmek severek ölmek sevmekten ölmek.
Ölmek nasıl olur bilmem ama
Nazımın da dediği gibi
Gönül gözü açık gözleri kör yaşlı bir büyücü
Yıllar önce muştulamıştı bana
Beyaz geniş yakalı lacivert ceketli ; gözleri kendinden de güzel sessiz bir kadını
Bir kadın ve bir adam aynı zamanda aynı mekanda
Ama farklı dünyalarda yaşayan
Gökyüzü üstüne gelir bazen
Bazen güneş kucağında solar.
Bir Yıldız kayar bazen sen arkan dönükken
Işıl Işıl yanar bir fener.
Ciğerinde hissettiğin acıyı tüm bedenin yansa da anlatamaZsın .
Dilin düğümlenir. Gönlün solar
Yasak meyvanın yaprağındaki tomurcuk
Kurtulunca kozasından bir gece vakti
Yaralıların göğsüne düşecek koca bir acı
Yarım kaldı bu hikaye kaybedilen izlerin ardında
Kaldırım kenarlarından bir çalı süpürgesi ile
Sana doğru sürüklensem toz toprak kir pas içinde
Gözlerin şahit olduğunu inkar etse de zihin
Tırnakların dudakların haykırdığı hep aynı kin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!