1970 yılının bilinmeyen bir ayında doğan Ahmet FİDAN küçük yaşlarda ailesiyle birlikte Ordu’nun Akkuş ilçesinden Fatsa ilçesine göç etti. İlk ve ortaokulu Fatsa’da tamamladıktan sonra liseyi 1989 yılında Ankara Merkez İmam Hatip Lisesi (şimdiki adı, Tevfik İleri Anadolu İmam Hatip Lisesi)'nde bitirdi. Fakülteyi ise, 1993 yılında i. Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi bölümünde tamamladı.
Yüksek lisansını, 1996 yılında İ.Ü. İşletme Fakültesi İnsan Kaynakları Yönetimi anabilim dalında “Belediyelerde İnsan Kaynakları Yönetimi Uygulama ...
Kardeşlik varken bu husumet niye?
Ulvi gayeler varken, araçlara saplanmak niye?
Ebedi bir hayat varken, ölümden korkmak niye?
***
Sevgiye susamış bir kalp varken,
Kalbe nefret ve şiddet doldurmak niye?
Bebek doğuyor! ...
Inga ınga, vıyak vıyak,
Acep bu sabinin hali ne olacak?
Sabi mi! ? Yok mu bu yavrunun adı anacak?
– Var tabi onu basına paşası sunacak.
“Şehitler ölmez, vatan bölünez” nağmeleri duyuyorum etraftan,
Sana şiirler yazmak gelmiyor içimden,
Üzerine güller dökmek nafile…
Postalının tabanındaki yarıklardaki çamur olam çıktığın yolda,
Veya palaskandaki kemerin iğnesi olam Memedimmm!
Bir yaprak düştü ömürden,
Bir kahır döküldü hüzünden,
Bir yığın buhur tüttürdüm maziye çakılmış,
Yarınların azgın doyumsuzluğuna çatılmış,
Bir bitkinlik, bin bir arsızlık yüzünden.
* * * * *
Baharında çiçek kokar al kokar,
Irmağında çakıl kokar sal kokar.
Anadolum, Anadolum, Yar dolum.
Ormanında pelit kokar dal kokar,
Toprağında ekin kokar gam kokar.
Fermuarsa ağzınız,
Geniş olmalı karnınız.
Açarsanız ölçüsüz fermuarınızı,
Kabus çöker üstünüze, ağlarsınız zârı zârı.
Kapalıysa fermuarınızın dişleri,
Yanmak, kavrulmak demek ramazan,
Ağustos sıcağında, gün ortası, gölgenin yok olduğu an.
* * *
İkra’nın yüklediği ağırlığın iliklere işleyen sancısı,
İlk emrin verdiği aydınlığın onbeş asırlık yansıması.
* * *
Bu günün mutluluğu içimde
Doğasına çizilmiş renklerin izlerinde.
Serçe vuruşu pır pır eden yürek tekte,
Gizemlerim, sırra kadem dehlizlere yürümekte.
Kaldırım taşları hep tek düze,
Sürü halinde yan yana, sessiz ve birbirinden habersizce.
Ağaçlar savrulur, yaprak döker,
Karakış gecelerinde binbir mevsimlerimin içinde bir bilmece,
Dışa vurmuş haykırışlarımın korsan cümleleri dökülür dilimde,
İsyanlarımla birlikte sipsinsice.
Dün akşamüstü seslenmiştin bana,
Sohbet etmek için çağırmıştın yanına.
***
İşin gücün arasında zaman akıp gitmiş bilmeden,
Kafamı kaldırdığımda işten, mazeret bin bir neden.
Eve gidince görüşürüm dedim seninle,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!