Dünya bu, her gününde derdimize dert ekler.
Dertsiz dünya AHİRET sabırla bizi bekler.
..
Ahiret denilen yer, yarın huzurundayız,
İman etmek gerekir, bilinçli olmalıyız…
Çünkü son yer ahiret, bize her an yakındır,
Ecel yokladığında, oraya varılmıştır…
Saniyelerin puan, hesabın sorulacak,
..
Sırat Köprüsünü Dua İle Geçmeli
Kadir kıymetim bilmeyenin
Hep ağlatıp güldürmeyenin
Dünyada hesap vermeyenin
Ahiretini de düşünmeyenin
Ahirette cennetini bilmeyeni
..
Sözlükte 'keder, üzüntü' anlamına gelen hüzün, bir ahlâk terimi olarak, insanın maddi veya manevi kayıp ve eksikliklerinden duyduğu üzüntü ve kederi ifade etmekte kullanılmaktadır.
Sufiler ise hüznü daha çok ahiret kaygısı veya hayırlı bir işi başaramamaktan duyulan üzüntü için kullanır ve ona olumlu bir anlam yüklerler.
Hüzne olumlu anlam yüklemek aslında insanı hayat karşısında güçlü kılar ve zorluklara karşı direncini arttırmasına yardımcı olur.
O kadar ki hatta belki mutluluk vesilesi bile olabilir.
..
Hayat bir oyuna benzer. Her oyun gibi kuralları vardır ve belli bir süreyle sınırlıdır.
Bu süre içinde kişi, oynadığı oyunu ne şekilde, kimlerle ve niçin oynadığına bağlı olarak ahiret hayatında gerçek yerini bulur.
Dolayısıyla vakit varken her anın değerinin gerektiği gibi bilinmesi, boşuna yaşanmaması gerekir ki Rıza-i İlahiye muhalefet edilmiş olunmasın.
..
O demiş ki:
''ya Ömer,istemez misin,
dünya onların ahiret bizim olsun ''
Sen gözü körlere Nursun
Ne ararsan AN içinde bulursun
Bir elinde dünya diğerinde ahiret
An içinde seç beğen al.
..
Gezegene doymadım, sırada ahiret var,
Sanki bir rüya gibi, dünya hayatı çok dar...
Ne olur ey ALLÂH(c. c.) ’ım, ahiret zevkli olsun,
Cehenneme gönderme cennette yerim olsun…
Şahsım ki çok günahkâr, sadık kaldım tövbeme,
..
Apaçık aldanışla yanlışa yönelmişiz,
Rab hakikati söyler biz, dinleyememişiz…
Sanki ahiret yok da uydurulmuş şey gibi,
Zavallının dilinde anma gibi habibi…
Ahiret var ya da var bu mutlaka hakikat,
..
Yarın ahiret günü mutlak değişeceğiz,
Boyutlar ortamında bir yere geçeceğiz…
Yok, olduğunu sanma bil ki yok olmuyorsun,
Başka hakikat yokken Rab’bi dinlemiyorsun…
İyiliklerin varsa ibadetler de gerek,
..
Akşam Oluyor!
Akşam oluyor, herkeste bir telaş,
Evlerine dönüyorlar canhıraş!
Gönülde sevinç, gözlerde yaş.
Çabanın, gayretin mutluluğu ev;
Rahatlığın mekânı, dinlenme diyarı,
..
İçimde bir şiir taşırım, kimsenin bilmediği.
Artık sen benim dünya ahiret şiirimsin.
..
Dünyanın en büyük gerçeklerinden biri ölüm. Yüce Allah'ın da adaletinin tecelli ettiği en güzel alanlardan birisi kanımca. Yüz yıl da yaşasan bin yıl da sonun da onun buyurduğu üzere ''Bütün nefisler ölümü tadacaktır, sonra bize döndürüleceksiniz.'' Ankebut/57 ayetinin neticesinde, canımızı o mübarek meleğe yani Azrail as.'a teslim edeceğiz.
Hepinizin bildiği gibi dünyanın çeşitli coğrafyalarında her dakika her saat kan ve gözyaşı dökülüyor. Tabi ki Yüce Rabbim ve melekler olup bitenlerin hepsini saniyesi saniyesine kayıt altına alıyor. Orta Doğu asırlardan beri kaynayan kazan zaten. Orada epeydir sükunet ve barış olmadığı bilinen bir gerçek. Başta petrol olmak üzere diğer doğal zenginlikleri ile de emperyalizmin baş hedefi konumunda. ABD'nin güdümünde ki İsrail ve diğer Arap ülkeleri her an birbirlerini boğazlamak için fırsat kolluyorlar. Yerle bir olmuş ve sadece adı olan bir Filistin Devleti, yanı başında İsrail ve Hamas gibi, Hizbullah gibi, bilumum küçük ve orta çaplı oluşumlar. Kimisinin terör örgütü dediği, kimisinin de bağımsızlık savaşçısı olarak adlandırdığı marjinal gruplar. Bu coğrafyada çocuklar, bebekler de dahil çoğu kimse eceli ile ölmeye hasret artık. Ya bir şarapnel parçası ile, ya kimyasal bir silah ile ya da uçaktan atılan bir füze ile ruhunu Rahman'a teslim ediyor...
..
Bizim üniversiteye başladığımız 1982 Yılında sanıyorum yurdumuzda yirmidokuz ya da otuz üniversite vardı. Vakıf üniversiteleri yeni yeni hayatımıza girmeye başlıyordu. Şimdilerde ise özel üniversiteler ile birlikte üç yüze yaklaşıyor bu rakam bildiğim kadarı ile... Tabi bunların içinde dünya standartlarını yakalayıp da ileri düzey de eğitim ve öğretim verenlerin sayısı çok da fazla değil...
Sahip olduğu öğrenci sayısı bakımından üç büyük il Ankara, İstanbul ve İzmir'de ki üniversitelerin öğrenci sayıları hayli fazla. Bir de Açık Öğretim Fakültesi var, sanırım o uzaktan eğitim olduğu için en yüksek öğrenci sayısı da onda... Aslında ondaydı, şimdilerde onun tahtı kuvvetli bir şekilde sallanıyor, nasıl mı? Nasılı var mı arkadaş, bir de Hayat Üniversitesi varmış. Onu da yeni öğrendim ben. Face de bir sürü arkadaşım, profiline yazmış, mezun olduğu okulun bölümüne ''Hayat Üniversitesi'' diye... Eee boşa yazmıyor ya bunlar.
Bu Hayat Üniversitesi de öğrendiğime göre çok ilginç bir üniversite. Hatta dünyanın en ilginç üniversitesi de diyebilirsiniz. Herkes çok memnun halinden burada yazılı ve sözlüden not almak yok. Burada geçen notlar hep kanaat notu... Ama o kanaat notu o kadar önemli ki notunuz zayıf oldu mu, notunuz düştü mü, yandığınızın resmidir. İnsanlar sizin üzerinizde iyi kanaate varmadılar mı, işinizde iyi gitmiyor, aşınız da doğru dürüst pişmiyor, başınızda çok ağrıyor, karınız, çoluğunuz çocuğunuzda size bağırıyor...
..
Ahiret için Dünyada boş şeylerden, ve boş hayellerden vazgeçmek kadar güzel ne olabilir,ki
Vesselam
..
‘’Ameller niyetlere göredir.’’Kimler hangi niyetlerin peşindedir bilemiyorum. Ancak bildiğim niyeti bozuk çok kişinin olduğudur. Neden mi öyle düşünüyorum? Çünkü sınırlı olan insan beynin algılayabileceği ya da düşünebileceği alan o kadarda geniş değil.
Yalanlarla istenilen amaca ulaşmak isteyen kişiler, yüzüne yalan maskesini takarak ortalıkta dolaşabiliyorlar. Kendilerini farklı göstermek suretiyle kendi menfaatlerini elde etme yarışına girebiliyorlar. Ama niyeti bozuk bu faaliyetler amaçlarına ulaşsalar bile unutulmamalıdır ki; Amellerinin kötülük hanesine bu yaptıkları anında işlenmektedir. Belki fani olanları kandırabilmek, bu yalan dünyada mümkün olabilir ve belki daha rahat bir yaşantı elde edebilirler. Ama inanan insan için gizlide olsa yapılan her hareketin görüldüğü, onun hesabının verileceği gerçeğini hiçbir şey değiştiremez. Yalnızca ahiret inancı sonucu bu değerlendirmeler son buluyor sanılmasın! İnsanlar yaşadıkları müddetcede yalan yüzlerine taktıkları maskenin bir gün düşebileceğini unutmasınlar.Kişilerin yüzlerine bakıldığında ya da belli bir süre hareketleri izlendiğinde icraatlarının sonucunun niyetleri ile uyuşmadığını görmek pekâlâ mümkündür.’’Dışının görüntüsü içinin aynasıdır’’Şair’in dediği gibi dış görünüşler,davranışlar,olaylara bakış ve olayları değerlendirme aşamaları insanlar hakkında net bilgilerin elde edilmesinde önemli bir ölçüttür.Aslında,kişilerin uzun vade’de ne yapmayı,niçin yapmayı düşündüğünü,niyetleriölçüsündeyeniden değerlendirmesi gerekir.
Kısa yoldan elde edilebilecek’’bir noktacık menfaat için virgül gibi eğilme’’ sözü mucibince
Kişilikten taviz vermemek ve itibar etmemek gerekir.
Gerçektende insanlar ayakları yere basan, ne konuştuğunu, neye niçin niyet ettiğini bilen, sözleri ile davranışlarının birbirini dengelediği insanlara daha çok itibar ederler.
İlk başlarda kandırma operasyonunda başarı elde eden, kötü niyetli kişilerin sonradan foyası ortaya çıkar. Yani; ’’Yalancının mumu yatsıya kadar yanar’’Onun için hem dünya hem de ahiret hayatını güvence altına almamız, yalandan, riyadan uzak durmamız gerekir.
Saygı duyulan, sevilen, itibar gören ve bu dünyada olduğu gibi diğer dünyada da geleceğimizi kurtarmak için herkesin kendisi olması ve niyetlerinin sonuçlarını iyi değerlendirmeleri gerekir.
..
İnsan yaşadığı çağın değerleri ile inandığı değerleri nasıl birleştirmeli? Hangisi hayatına hakim olmalı? Ya da çağının imkanlarını değerlendirirken nelere dikkat etmeli neler önceliği olmalı? Aile hayatı iş hayatı çevresiyle beşeri münasebetlerinde nasıl olmalı? Teknolojiyi nasıl degerlendirmeli? Bu soruları çoğaltabiliriz.Günümüz insanına baktığımızda dengenin olmadığını görürüz.Kimse yaptığı işten memnun değil.Öğrenci okuldan,öğretmenden; işçi işinden işvereninden,anne baba çocuğundan,çoçuk anne babasından,insanlar birbirlriyle iletişim kuramıyor ya da birbirlerini anlamak istemiyorlar.Evliliklerin bir çoğu boşanmayla son buluyor.İnsanlar gittikçe bireyselleşiyor,içe kapanıyorlar.Komşuluk ilişkileri zayıflıyor,akrabalar birbirlerini arayıp sormuyorlar.Televizyon,bilgisayar,internet insanları birbirinden uzaklaştırıyor.Mesafeler kısaldıkça,imkanlar çoğaldıkça,refah seviyesi arttıkça gönüller uzaklaşıyor.Ben merkezli bir hayata doğru gidiyoruz.Kalbalıklar içinde yanlızlaşıyoruz.Paylaşmayı sevmiyoruz.Küçük olsun benim olsun mantığı hakim.Birlik ve beraberlik istenmiyor.Dünya ahiret dengesi dünyadan taraf.İnançlarımızı hayatımıza hakim kılamıyoruz.Yaşadığımız gibi inanmaya başlıyoruz.Çözüm mü onuda sizlerden bekliyorum
..
Ölüm; Ahirete açılan gizemli bir KAPI
Ahiret; Kurmalıyız dünyada orada geçer bir YAPI
..
Nasihat ve musibetlerden gerekli dersi alamayanlar.
Dünya ve ahiret hayatlarında ağır faturalar ödemekten kurtulamazlar.
..
Hayatın şöyle bir tarifi üzerind duracak olursak.Hayat bir gemi gibidir gider yelkeni yoktur.Geçicidir.Geldik gideceğiz.
Su üzerinde her vakit duramayan muhakkak bir limana gitmesi gereken gemi gibi.
Bizlerde mezara yaklaşıp ahiret yolculuğuna akacağız.Dünya kurulalı bu yana kim kalabilmişki bu koca dünya denen viranede.
Onun için hayatta iken gitmek için yolculuk gerekli herşeyi hazırlamak lazım.
Nasıl bir gemi yolculuğa çıkarken her türlü aracı gereci erzağı alıp işini teminata bağlayıp yola çıkıyorsa bizlerde ahiret yolculuğu için gerekli her türlü ihtiyacımızı, gıdamızı alalımda öyle yola çıkalım.
Yoksa çıktığımız o yolda yanımızda bir şey götürmezsek perişan oluruz.Artık boştur ahufigan etseki ağlasak artık geçmiştir.
İş işten geçmeden baştan düşünmeliydi.İşte bu vahim durumlara düşmeden önce hazırlığımızı bitamam yapalım.
..
Sen Kur’an’ı örnek al, bilirsin ki ALLÂH(c. c.) Hak,
Mümin geldik, mümin kal, sen ahiretine bak...
Ahiretini kazan, sakın dinini reddetme,
Mutlak ALLÂH(c. c.) ’ı dinle, helak olup ta gitme…
Nefsine düşkün isen, Hakk’ı düşünemezsin,
..