Âlemlerin Rabbi Allah (cc.)
'VE EN LEYSE LİL İNSAİ İLLA MA SE-A 53/39 Necm”
Muhakkak insana çalıştığından başka bir şey yoktur.
derken, dünya ve ahireti kazanmanın gayret, fedakârlık
ve çalışma ile elde edilebileceğine insanın dikkatini çekmiştir.
Başta bu ayeti kerime olmak üzere, çalışmanın insanlığın onuru olduğuna dikkat çeken ayeti kerimeler olduğu gibi birçok hadisi şeriflerde de göstermek mümkündür.
..
Beka mülkün dilersen bu gülistan-ı fenadan geç
Kılıp tahsili-i feyz-i âhiret çûn u çirâdan geç.
Arûs-ı dâr-ı dünya şiveler eylese de her dem
Sakın mekkâredir aldanma dehr-i bî-vefâdan geç.
Süleyman-ı zaman olsan devâya kabil olmazsın
..
Yarınları düşünmek için mi
Bugünü yaşıyoruz
Ve dünü bilmek için mi
Yarın geliyor
..
Ben bir parça etim bir parça kemik
ben bir ruh biraz gizli etik
ölümsüzlüğü ararım ölümlüler içinde
gençliğin iksiri düşünce kefesinde
kimi zaman dünyayım kimi zaman ahiret
..
Bir yıldız arıyorum
Üzerine güneş vuracak
Bir dost arıyorum
Hakka yaklaştıracak
Bir yol arıyorum
Menzile vardıracak
..
Gece oldu aşk ola!
Yar uzakta hayrola!
Umut ve sabır kalbe kardeş ola!
Bu hayat bize bayram ola iman ile dola!
Ahiret bize müjde ola!
Dünya uyarı ola!
..
İnanan insanların hayatı tüm zorluklarına rağmen yaşama nedenleri vardır.
Çünkü bu fani dünya hayatı onlar için ölümsüz ruhlarının, sonsuz ve sınırsız his ve duygularının gerçek standardındaki ebedi ve saadetli hayatı kazanma eğitim ve ticaret alanıdır.
Yüz yaşını aşmış olsalar, yatalak bile olsalar, ölümü isteyemezler.
Çünkü dünyaya gelmek onların iradeleri ile olmadığı için gitmeleri de isteklerine tabi değildir.
..
Ne desem,ne söylesem
Hep kahır ettin sen bana
Belalarını aldım,kabul ettim,
Yetinmedin ulan küfür ettin sen bana
Seninle gayrı ne dünyada karşılaşalım,
Ne ahiret-i güzeranda
..
Babam yitiriyor babasını
Gözleri korkudan uzak
Alışkanlık var hayata
Koparıp atamıyor sıcak yaşlarını gözlerinden
Soğuk bekleyişi sürüyor sessizce
Bense uzakta, izliyorum
Babamı yitirirken babasını
..
Tut ellerimi anne… Bırakma beni bu lanet dünyanın acımasız kucağına,üstü okyanus altı bataklık olan hayat,beni içine çekiyor günden güne.Yolumu kaybettim ben anne,tüm ışıklarım söndü karanlık sokaklarımda.Köpeklere yem etme beni,çakallar dolu çöplüklerde. Arkama bakamıyorum anne,biliyorum ki arkama bakmak için döndüğümde,kuduz bir köpek ısıracak beni.Peşimde Azrail,tutsa borcunu alacak benden.Her yanım çıkmaz sokaklarla dolu, nereye baksam bir zindan,kapıları açılmış sonuna kadar bekliyor beni.Ve tepemde bir mezarlık, ölülere hoş geldin diyor. Kadere oyuncak etme beni anne,oltada yem… Kurtar beni
Sensiz hayat bomboş… Kimse beni sen gibi anlamıyor ve kimse yalansız safça sevmiyor anne.Masum her cümleme bin bir anlam yüklüyorlar, hayat ne acımasızmış keşke hep çocuk kalsaydım,parklarda bahçelerde oynasaydım,kötülük nedir bilmeseydim.Küçücük dünyam vardı, mutluydum. Ne olurdu büyümeseydim, şimdi büyüdüm de ne oldu anne? Dertlerim milyon kere arttı,acılar beni boğmaya kalktı,umut denen masum türkü benden çok uzak kaldı.Kaderime boyun eysem bir cellat boynumu kesip atacak,dirensem ölüm kapımı anında çalacak. Ne yapacağım bilmiyorum anne.Senin gözündeki kıymetimi çakallar ayaklar altına aldı,binlerce kez yerin dibine soktular,tutamadım bir el çıkamadım anne. Sen uzaklarda oğlunu görmezken,ben her gece hayalini öptüm anne. Kaç pranga eskittim,kaç sürgün yedim bilemezsin. Uzaklarda mutlu bilirken beni,ben ıstıraptan her gece yakıyordum kendimi.
Evlen diyordun bana ya anne,kelepçeler nişan yüzüğüm oldu.Yazamazsam eğer bir daha mektup sana, bil ki oğlun artık çok uzaklarda. Bir gün karşılaşacak olursak eğer, sırat köprüsün başında bekleyeceğim anne. Sırtımda geçireceğim karşıya seni, ben düşsem bile aşağı sen düşmeyeceksin anne. Cennette bekle beni belki gelirim,gelemesem de selam gönderirim meleklerle. Artık karşılaşmak haram oldu annem bize,ne bu dünya nede ahiret çıkar yol değil. Zindanlarda geçen ömrüm,ölünce yine hapislerde geçecek anne. Beni düşünme artık… Biliyorum düşünme desem de aklın hep bende. Hayat neden böyle kahpe anne? Sıcaktan yanarken birileri, biz neden soğuktan donuyoruz anne? Aydınlığa boğulurken birileri,biz neden karanlıkta kayboluyoruz? Yarını bile düşünmezken birileri,biz neden hep hayal kuruyoruz? Ölümü akıllarına bile getirmezken birileri, biz neden her gün ölüyoruz anne? biz neden her gün ölüp ölüp diriliyoruz? …
Ah benim güzel annem,isterdim ki umut dolu bir mektup yazayım sana.Gözyaşlarımın suladığı mısraları değil,masum gülücüklerimin uçuştuğu bembeyaz kağıtları göndereyim.Olmuyor güzel annem olmuyor,hayat bize hiç gülmüyor.İsyanla sitemle sövüyorum kadere…İsyankar olma yavrum diyordun ya bana,ben değil hayata aldığım nefese bile isyan eder oldum.Olmadı anne olmadı yapamadım,ben hiç düzgün yaşayamadım.Daha üç yaşında öğrendim kavgayı,tokat yedim belki,çocuktum ama vermedim pamuk şekerimi.İşte böyle anne,elimden hayallerimi almaya kalktılar,umutlarımı çalmaya,beni yerden yere vurmaya kalktılar anne.Ama beceremediler biliyormusun? Evet belki hayallerimi yok ettiler,ama onlarda hayallerimle birlikte yandı.
Ben evlenemedim anne,torun sevgisi yaşatamadım sana.Affet beni…Bir gelinin olamadı örneğin,sana destek olacak.Sen hep kendi yemeğini kendin yaptın anne,hasta olduğunda bir çorba yapacak oğlun yoktu,yada beraber uyuyabileceğin bir torunun…Sen bunları düşünme anne ne olur,bunlar beni zaten yeterince kahrediyor.Birde senin ağlamanı kaldıramam ben anne.
Sana yazdığım her satırı birde gardiyan okuyor anne,doyasıya içimi dökemiyorum,acizliğimi hissettirmemek için.Elim kolum bağlı anne,güneşi görmeyeli ne kadar oldu saymadım,denizin o tuzlu kokusunda bir sigara içmeyeli,hatta karda kaymayalı,ya da bir salıncakta sallanmayalı,sayamadım anne…Nasıl olsa ben hep buradayım,artık rüyalarımda özgürce koşuyorum,dağlarda,ovalarda,kayalıklarda..Ve rüyamda sarılıyorum doya doya,yüzünü bile görmediğim sevgiliye.Ellerinden binlerce kez öpüyorum senin…Bedenim burada esir belki ama ruhum özgür bir kuş,her gece kanatlanıyor,uçuyor mutluluklara,özlemlere,hasretlere….
..
Vara değer ucuz, tadı var mı sulhun...
Verdik sözü tutmak,tek huzuru ruhun..
Dünya iki alemdir,ahiret cemekan,
Son nefeste oku,encamını ruhun..
Aklım var çok şükür,yok kimseye sözüm,
Ayrılışlar çok zor,yaş doluyor gözüm,
..
Biz alırken mizana vurduk.
24 ayar altını nurda bulduk.
Bakıra talip olanlara sorduk.
Dediler biz hazıra konduk.
Emek olmadan yemek olmaz
Çalışan çabalayan yolda kalmaz
..
İmtihan var. İnsan bir yolcudur.
Geçmişte kimi sağcı, kimi solcudur.
Dün kimi devletçi, kimi bölücüdür.
Bugün ne sağcı, ne solcu. Kolcudur.
..
Seni dünyaya gönderen.
Onsekizbin Alemleri döndüren.
Kisranın ateşini söndüren.
İnsanlık alemini güldüren.
Gözünü açtı, ışık saçtı.
Onunla kainat çiçekler açtı.
..
Sevmek, ölmek gibidir...
Alır canını ikisinde de birileri...
Sevmek için ölmezsin ama,
Ölmek için seversin belki...
Karşılıksızdır işte beklentileri...
Sevmek, ölmek gibidir...
..
Çağrıya uyup gözüm açınca,
Silkindim yataktan uykum kaçınca,
Anladım hakikat nurla bakınca,
Felah için kulluğu seçtim.
Rükuya vardım belimi eğdim,
Secdeye varıp başımı eğdim,
..
Kalbimde bir Belkıs idin ölmeden önce
İntihar ettin nazarımda başkasını sevince
Bülbüller ötmez imiş ey zalim güller solunca
Kaktüs dalında meyveymişsin anladım geç anladım
İntihar ettin nazarımda başkasını sevince
Kalbimde bir Belkıs idin ölmeden önce
..
Hiç birşey Allaha verdiğin sözden dönmene değmez.
Vallahi değmez. Billahi değmez. Tallahi değmez
Dünyadakiler için, Ahiret kaybetmeye değmez.
Vallahi değmez. Billahi değmez. Tallahi de değmez.
Dünya içindekilerle sırtını dönmüş gidiyor.
Uyanık ol. Ahiret ise, sana dönmüş geliyor.
..
Bülbül ki reyhanı koklar
Hasret çeker bütün canlar
İlaç ile merhem yoklar
Ya Resulallah meded
Ondadır merhem ilaçlar
Gözümden akıyor yaşlar
..
Her gün adımladığımız caddeler bir mendil, bir simit satarak, boyacılık yaparak geçinenlerle doludur. Bakarsınız bu insanların gözlerinde mutluluk ve alınlarında şükür secdelerinin izleri okunur. Hallerinden şikayetçi olsalar bile kimsenin mülkünde servetinde gözleri olmaz.
Ya bir de madalyonun öbür yüzünü çevirdiğinizde bambaşka bir tabloyla karşılaşırsınız. Hani adeta “dağda domuzu eksik”, “Karun kadar zengin” diye adlandırılan kimseler vardır ya.
Sokakta simit satanlar, evine ekmek dahi götüremeyenler, yetim/ öksüz, darda kalmış kimseler hiç umrunda değildir bunların.
Karun kadar mülk ve servet düşkünü bu kimseler “insanları nasıl araklarım”, “kısa yoldan nasıl kazanç temin ederim”, “riske girmeden nasıl kazanırım” düşüncesi taşırlar.
İşte böyle bir dünyada yaşamak insanı mutluluğa götürür mü dersiniz? Hiç böyle bir muhasebe yapma imkanınız oldumu? Karun kadar zenginleşenlerin ihtişamlı hayatına gıpta ile baktığınız oldu mu? Onların göz kamaştıran hayatları nın öteki yüzünü irdelediniz mi hiç?
Kur’anı açıp baktınız mı?
İnsanlığa iktidar ve güç ahlakının nasıl olması gerektiğini öğreten Süleyman (AS) ile Belkıs kıssasını hiç duydunuz mu? Kasas Suresini açıpta Servete sahip olmanın değil, servete ait olmanın prototipi olan Karun’un servetini ve sahip olunması gereken servet ahlakını işlediniz mi hiç?
..