Müfredata konulsun derslerde anlatılsın,
Merhamet en gerekli ruhlarda yaşatılsın…
Hem bu Rab’bimin emri hem tabiat gereği,
Huzur edinmek için yaşamın bir ereği…
Merhamet gerekecek, zulüm engellenecek,
..
Ahiret denilen yer, mükâfatın yeridir,
Rab’be şükredenlerin, kulluk edenlerindir…
Sen inkâr dahi etsen bağışlanabilirsin,
Rab’be hesap sorulmaz, ümit kesmemelisin…
Şüphen varsa kurtul hakikate varalım,
..
Varlığı ve birliği değişmez inancımız,
Biz onu birliyoruz çünkü o tek Rab’bimiz…
Melekler, peygamberler, indirilmiş kitaplar,
Ahiret günü hayır, şer buna inancımız var…
Cenneti, cehennemi, kıyameti biliriz,
..
Bâtıl düşünce ile ruhlar yalnız kalıyor,
Rab’den uzaklaşıyor, kalp temizlenemiyor…
Çünkü amaç hep dünya, nefis için çalışmak,
Ahiret boş verilir, amaç hep kâr sağlamak…
Akıl, mantık yürümez, ideoloji yetmez,
..
Onlar için kefil Rab, kendileri elçidir,
Yalan söyleyemezler sözleri hakikattir…
Ahiret var derse var, yok dedikleri yoktur,
Onlar şeref timsali nefisleri hep toktur…
Aldanıp aldatmazlar yanlışa bulaşmazlar,
..
Her şeyin bir sonu var mutlaka öleceğiz,
Ahiret denilen yerde diriltileceğiz…
Anlayacağız Hakk’ı, Rab’bin hakikatini,
Görüp öğreneceğiz, bilinmez denileni…
İlim bilim her neyse, sualler sorulacak,
..
Dünya gelip geçici üstelik de değersiz,
Rab bunları bildirmiş, olmamalı habersiz…
Münafık önemsemez, Rab’bin hakikatini,
Ahiret inancı yok yapar ihanetini…
Mümin demez saldırır, zekâsı yok gibidir,
..
Dilinde Rab’bi vardır, mal anlamını taşır,
Maddî kâr sağlayarak menfaat kazandırır…
Tevhit dersen önemsiz o lafta ve sözdedir,
İstismarlarındadır, yer edinme şeklidir…
Hakikati düşünmez, zaten Rab’be saygısız,
..
Camiye girdiğinde, şahsına şahit arar,
Bir gören var mı diye sağa ve sola bakar…
Rab’bi görsün görmesin bu önemli değildir,
Maksadı kıdem almak, ahiret önemsizdir…
Kıdemi dünya için o, Rab’be saygısızdır,
..
Hakikatten uzakta merhamet yoksunuyuz,
Vicdan, dersen nasipsiz iyilik yoksuluyuz…
Dostların üzerinde deney zulmü deneriz,
Rab korkusu dersen yok hakları yer iteriz…
Yarın ahiret günü yerlerimiz cehennem,
..
Ne bakma düşüncesi ne de besleme fikri,
Merhamet ağır geldi taşıyamadık zikri…
Rab, ne demiş, emretmiş kimlerin umurunda?
Ahiret, önemsenmez dünya yaşantısında…
Sen deneyler uygula nemalan nefsin için,
..
Sen istersen hiç korkma, ahiret denk gelecek,
Yalnızca sen değilsin, mahşere gidilecek…
Orada bir hesap var, tüm her şeyine kadar,
Zerre kin düşündüysen, sağlamayacak hiç kâr…
Şimdiden Rab’bine gel, takva ile toparlan,
..
Bu gençlik, bu gençlik, bu gençlik...
"zaman bendedir ve mekân bana emanettir! " şuurunda azınlık olan ve fakat Tavr-ı Batılın Dördüncü devresinde yaşamakta olup ruh planında helak edilmek maksadıyla,Hadiane yöntemlere başvurup süslenmiş muhaddirattan bir narkozu türlü yollarla enjekte ederek uyuşturulup zehirlenmiş; bu zehir ruhun her yanına yayılıp telafisi mümkün olmayan hatta Endişe-i Mevt derecesinde pek kuvvetli ve ivedilikle aynı kuvvet de bir panzehirin hasıl olduğu aşikar olan; yine ruhani bir o kadar sert bir ters darbeyle derhal uyandırılması gereken şimdilik çoğunluk da ki bir diğer gençlik...
Efsunlanmış, Frengistan adetleriyle kendinden geçmiş; Badekeş garp aleminin örf adetlerini ve hatta dini vecibelerini yerine getirmeyi medeniyet sayıp irtidad etmiş bunu apaçık söylemekten çekinip hicap duymayan; Fuhş ve fanteziye içinde kaybolmuş insanın yaratılış gayesinden çok uzak yaşayan bir gençlik...
Bu gençlik Garbın her yöne çekip çevrilen, uzayabilen alfabesinden oluşmuş “Kurbağa dili”bir lisanla kendini ifade etmeye çabalayan bir gençlik...Frengistan lisanı konuşmanın tüm cihanda neredeyse bir zaruret haline gelmiş olması asimilasyonun öncelikle tüm cihanda ardından yurt da ki boyutunun geldiği noktanın açık bir göstergesi...Bunun avantajlı ve can sıkıcı tarafları olduğu göz ardı edilmeden; 'bir dil bir insan' düşüncesiyle kültürler arası diyaloğun zaruri hale geldiği yeni dünya düzenine na-hah bile olsa layıkıyla uymak; ancak Altı yüz yıl kullanılmış neredeyse her kelimesinin ayrı bir hisse tercümanlık ettiği,zengin dilimiz Elsine-i Selasenin kullanımının ayıplandığı ve bu ayıba kendisininde kerhen ortak edildiği bir ortamı sonlandırması gerektiğinin şuuruna varması gereken bir gençlik...
..
Zorba muafım sanır zulüm gerçekleştirir,
Rab’bin emirlerini önemsemeyecektir…
Der, şahsım zorba bir kul Rab’binden hiç utanmaz,
Der, Hakk’a saygısızım merhametten anlamaz…
Der, ahiret de neymiş sonrasını düşünmez,
..
Kedisini hapseden, cehennemlik olmuştur,
Köpeğe su içiren, cennete konulmuştur…
Bu tip hadislerden var, sen ki ilgilenmezsin,
Vicdan neyine gerek sanki hiç gitmeyeceksin…
Umursamadığın şey ahiret denilen yer,
..
Ahiret denilen yer ölçüler mekânıdır,
Her ne işliyor isen karşılığın alınır…
Gıybet mi ediyorsun, Rab’bimiz etme diyor,
Şahsına ödetilir bu da reddediliyor…
Her ne günah var ise burada ve orada,
..
Hani şu ret ettiğin yani tanımadığın,
Ahiret denilen yer şu uğraşamadığın…
Apaçık bahaneyle bir anda gideceksin,
Yaşadığın boyuttan bir yere geçeceksin…
Geride şu bildiğin kıyafetin kalacak,
..
Biz bencil yaratığız Rab, böyle takdir etmiş,
Haddimizi bilmedik Rab’bim dinlenilmemiş…
Kimi savaşlar yapar, yanlış usuller seçmiş,
Kimisi kargaşayla, nemalanmayı bilmiş…
Rab’bimi dinleyen yok, ahiret umursanmaz,
..
Sizi hayata yeniden bağlayan bitmeyen yeniden coşan ebedi ve edebi bir sevda
Semerkand Dergisi
Semerkand,buhara, maveraün nehir beldelerini
eshabı suffe r.a. fideleriyle eken eshabı kiram r.a. bizlere, dünya ve ahiret pehlivanı
olan nice alperenler yetiştirmiştir onların
..
Híc düsündükmü insanligimizi, cahilligimizi, gidecegimiz kara topragi.
Ahiret kapisina varinca sorulacak suali.
Yürürken düz yolda sirat köprüsünü nasil gececegimizi.
Ancak bildik günahi, sevabihic anlamadan.
Ezanlar okunurken heycanla kanimiz kipirdadimi?
Yalnizca bildik ekmeyi, suyu gelecek rizki
nerden geliyor diye sordukmu?
..