Dünya yalan unutma,varlığı gerçek,
Dünya'da yaşayanlar,ahirette dirilecek,
Ana rahmindekiler dahil buna unutma! ,
Yalnız orda ölenler, direk cennet görecek.
Veysel'in bu sözleri Altın deyil alına,
..
Mâdem ki, dünyâ hayâtı aldatıcı metadan ibârettir;
Peki niçin, nefsim hâlâ fâniyete bağlanır; ezâ çeker?
Mâdem ki, âhiret yurdunu kazanmak ebedî saadettir;
Öyleyse, bu sinsi dünyâya âşık olmak, câna ihânettir,
Hem öyle bir ihanet ki; sonu cehennem olan eziyettir!
..
Sessizlik hüküm sürmüş mazlumun üstüne.
Asırlardır Garip gelmekteyiz biz Resüle sevdalıyız.
O,na ümmet olma gayesi taşır gönlümüz...
Büyük Sessizliğin bozulacağı Ahiret yolcularıyız biz...
vesselam
..
Ölüm, İnsanoğlunun en korkulu yarası.
Tercihinde bocalar, iki dünya arası.
Akıllı olan kişi, dengeyi iyi kurar.
Yeter ki boş olmasın, Ahiret kumbarası.
*** (20 Mart 2015)
..
Dünya, ahiret yolunun köprüsüdür.
Durma bu köprüden, çabuk geç yeter,
Dünya sevgisi etti bizi günahkar,
Arındır kendini,sevme 0nu bu kadar.
12Nisan.2002
..
Deniz kıyılarında martılar var
Ahiret mizanında da tartı var
Her kulun bir mizan kartı var
Allah’ın da, iki türlü startı var
25.10.2000-16:37
..
Acaba kaç idi, neydi yaşları,
İrili ufaklı mezar taşları,
Ahiret yurdu ki, nasıl bir mekan,
Yaşarken paşaydı, şimdi feşmekan.
10/04/2015 Süleyman Ergül
..
Dünya
Ölümlüler diyaridir bu cazip ve kâzib dünya.
Ötesizler icin olacaktir birgün hersey rüya.
---------------
Kâzib: Yalanci, aldatici.
Ötesizler: Âhiret inanci olmayanlar.
..
Çaresiz zayıf bedenlerde
Öyle gözler gördüm ki
Bilmem nedendir
Aklıma hep
Ahiret için kayıt tuttukları gelir
..
Dünya bir bataklık, Kur’an ulu çınar,
Şayet tutmak istiyorsan dalın olur.
Ahiret derin bir derya, iki kenar;
Yalnız salih ameller sandalın olur.
www.ekremsama.com
..
Şu fanidünyada, yazamaz güzel
Ahiret insanda, yaşanır elbet
Verilen güzellik, elbette özel
Ölüm hak olmuşsa, zamanı bellet
Bahattin Tonbul
22.12.2013
..
OLUR
Derdi bir tek dünya olanın
Dünya kadar çok derdi olur.
Derdi hem ahiret olanın
Ahirette şık yurdu olur...
..
KUR,ANI KERİMİ ÖLÜLERİMİZİN RUHUNA OKUDUĞUMUZ KADAR.
ÜMMET OLARAK KENDİ RUHANİYETİMİZE OKUSAYDIK
ŞİMDİYE DEK DÜNYA TELAŞINA DALAN ÖLÜ RUHLARIMIZ
Ahiret için UYANMŞTI...
vesselam
..
Girizgahım yoktur, olsa ne fayda?
Güzergahım haktır, bulun o safda.
Dünya, ahiret gitmiyor bir rayda.
Ahiret dünyamız olmalı bizim.
İman etmek gibi, olmaz keramet.
Hakkı arayanı, bulur hidayet.
..
Bir sıcak yüz ararım şu tenha Dünyada
Herkes yabancı herkes darılmış birbirlerine
Ne derdimizi soran var ne tanıdık bir çehre.
Ne tarafa uzansaK ellerimiz boş kalıyor,hep
Hiç Ahiret hayatı yokmuş gibi,mutlu olan kimseler hüznümü arttırıyor...
vesselam
..
Mutluluk:
Doğru yaşama, çevresi ile barışık, ilişkilerinde paylaşımcı ve faydalı olma temelinde yapılacak her işin karşılığında his edilen ve ettirilen ruhsal tatminlik halidir ki,
mü-min için adına saadeti dareyn denilen,
dünay ve ahiret saadeti kazandıracak teşvik pirimi niteliği taşıdığı gibi;
..
İnanmak ya da inanmamak.. Bu herkesin kendi elinde olan bir kavramdır. Kimseyi bir şeye zorla inandıramazsınız.. İşte bu yüzdendir ki, cennet de, cehennem de, kişinin kendi özgür seçimine bırakılmıştır. Cehennemlikleri bekleyen hâlihazırda bir ateş yoktur. Her cehennemlik, dünyâdaki kötü seçimiyle, zulmetiyle kendi kıvılcımını canlandırır ve alevlerini kendisi götürür, âhiret kervanına...
Belki, insanoğlu önce şüphe eder, sonra doğruyu bulur. Belki de, dünyânın aldatıcılığıyla, düşünmeyi bile gereksiz bulur, ölümün soğukluğunu unutur... Peyami safa'nın dediği gibi, 'şüpheden doğmayan iman piçtir' teorisi de savunulabilir.. Ki, bir bakıma bu en mantıklı olandır denilebilir. Çünkü imanın tahkik mertebesine erilir; anneden, babadan ve kültürden alındığı gibi (taklîdi olarak) değil de araştırarak, Kurânı (tek gerçeği) derinlemesine anlamaya çalışarak ve zamanla hissederek, yaşayarak.... Belki bir serçenin kanat çırpışından, yuva yapışına kadar, doğanın her seyrinde, aklımıza gelebilecek tüm muazzam sanat eserlerini dahil edip, beyni yetkin kullanarak tefekkürün tadına varmaktır, imânın tahkik meselesi.. İşte bu da bazılarına göre şüphe ile başlar ve zamanla belirli düşünme eylemleri ve çalışmalarla kuvvetlendirilir.. Şüphe beraberinde merâkı getirir.. Her merak, doğruyu bulmak için atılan bir adım, bir arayıştır. Çeşitli araştırmaların yapılması, düşünmeye sevkettiği gibi, tefekkürün de tadına ulaşılmasını sağlar.. Bu itibarla imânın yapı taşları, sağlam temellere dayandığından taklîdi imânda olduğu gibi, her zelzelede sarsılmaz... Kısacası imânı tahkik yoluna gitmek için, beynin tüm şüphelerini gidermek gerekir.. Ki, imânımız gerçek ve kalıcı olsun da biiznillâh, bizi ebediyete dek korusun ve huzurun dinmeyen demlerine taşısın. Aksi takdirde taklîdi imânın (yâni dünyâya gözlerimizi açtığımız an itibariyle bize öğretilen, belki de dikte ettirilen inanmışlığın etkisi) kalıcı bir etken olmayacağı gibi, her an sönmeyi bekleyen bir mum misâli yanar ve bir zaman gelir ki, erimenin vermiş olduğu tükenmişliğin etkisiyle, korunamayacağı için, ölmeye yüz tutar.. İmânın tahkik meselesinde ise bir mumun etkisiz halinden söz etmek mümkün değildir. Evet o da yanan bir ateştir fakat sönmesi zor olan bir ateş; belki bir yanardağın kaynayan bağrını, buna örnek olarak verebiliriz...
İnanmak veya inanmamak bu kavram kişinin kendi elindedir. Lâkin inanmamanın da bir inanmak olduğunu unutmamak gerekir.. Aslında imânsızların da, vicdanlarıyla beraber kaldıklarında bir kaç saniye, dakika da olsa, belli süre zâfında, inanmaya başlıyor olması bize gösteriyor ki, tamamen inançsız bir insan düşünülemez. Çünkü, düşünme yetisi Halıg olan yüce Yaratıcı tarafından her insana kutsal nimet olarak sunulmuştur.. İnsan düşünmeden duramayacağı için, düşünmeyi yaratanı da bulması çok zor olmayacaktır.. Evet bulması hiç de zor olmaz; bir süre inanmaya başlar, fakat kafasındaki soru işaretleri barındıran nice şüpheleri cevaplayamadığı ve bunlarda sonuca varamadığı için, inançsızlık kuyusuna düşer ve böylelikle kaybolmaya yüz tutar, imânın ışığı... Bunun için, inancı tasdikleyerek, sönmeyen bir nûra gark olmanın en sağlam yolu, beyni karıncalandıran şüphe boşluğundan, tefekkür iksiri ile düze çıkmaktır... Tefekkürün kalitesi de bilimsel verilerin iyice araştırılmasından geçer. Çünkü, yaratılış sanatı ne kadar çok incelenip, bilimsel olarak tasdiki göz önünde bulundurulursa, tefekkür rengimiz de o kadar yeşilimsi ve sürükleyici olacaktır.. Belli bir vakitten sonra tefekkürsüz edemeyip, 'Samed' olan; her an kendisine muhtaç olduğumuz, bizlere hava veren, su veren, kısaca hayat veren; 'Hayy' olan Rabbimize daha da yakınlaşıp, bu dünyâ metasının sonu, âhiret gerçeğinin ise başlangıç noktası olan ve de takvâ ehli dışındakilere buz gibi soğuk gelen ölüm gerçeğini, sıcacık yaşayacak nitelikte, ölümün yeni bir başlangıç olduğunu anımsayarak, ferahlığın verdiği huzur içinde olunacaktır...
Tekrar etmekte fayda vardır, hiç inanmayan insan veya cin, kesinlikle düşünülemez. Elbette ki, o da bir şeylere inanıyordur. Kendisini yoktan var eden Allâh'a inanmaz belki ama, şeytana inanmıştır. Farkında olmadan şeytanın hileli kucağına oturmuştur da, bundan dolayı, morfin yemiş insan misâli, pek düşünme çabasına girmek istemez.. Ama canlı ve cansız yaratılan her sanat eseri, sürekli göz önünde olan doğa harikaları, insanı ister istemez düşünmeye iletecektir. Bu doğanın değişmez kanunudur. İnsan düşünmeden yaşayamaz.. İnsan, yaşamın her ânında düşünme eylemi sayesinde çıkış yolları bulur ve doğruyla yanlışı ayırt edebilecek kapasiteye bürünür.. Çünkü bizleri yoktan var eden yüce Yaratan düşünme yetisini, bize has kılmıştır.. Hayvanlar düşünemez... Maalesef bazı insanlar da var ki, nedense düşünmek istemez, sahip olduğu bu koca nimeti israf eder, araştırmak sıkar onu, çünkü eğer inanırsa, özgürlük sandığı, sınır tanımayan edebsizlikleri bırakmak zorunda kalacaktır...
..
Ey can saydığım cismim!
Sadece bir nefessin!
Nefeslerin adım,adım.
ölüme gidersin,
Ölüm bir uyku,
Ahiret bahçesinde goncalanmış çiçeksin.
..
Düşünüyorsak Varız...diyiyorlar...
Allah,ın dediği gibi ne Kadarda az Düşünüyorsunuz...
Demekki İnsanlar Allah,ı ve Ahiret Gününü yeterince Düşünmüyor...
Tefekkür etmiyor O halde Yoksunuz...Yokuz
..
Nasıl bu dünya da yaşarsın
Ahiret ateşi yok gibi
Melekler görmezmiş gibi
Ateşin azabından korkmazmış gibi
Zaman gelip geçiyor bu ömür gibi
..