NEZAKET ASANSÖRDE KALDI
İş güç derken unuttuk seni,
Sen İstanbul hanımefendisiydin
Oturmasını kalkmasını, giyinmesini,
Yolda yürümesini, kahve içmesini
Hatta nerede ne konuşulur bilebilirdin
Utangaçtı yüzlerin, şefkatliydi ellerin,
Dilin susar gözlerin konuşurdu.
Güya medenileştik ama senden uzaklaştık.
Seni hatırlayan bile yok
Ah Nezaket nerelerdesin şimdi?
Sözlerin tatlı, tavırların zarifti.
Sana bakmaya kıyamaz,
Dinlemeye doyamazdım.
Omuzuna bir şal atışın,
Bir şemsiye tutuşun vardı,
Yemekte çatal, bıçak, anlatamam seni
Koca kütükleri, kürdan yapardın,
Sende bambaşka bir asalet vardı,
Ben bayılırdım senin bu hallerine
Öksüz bıraktın bizi Nezaket.
Şimdi ben yürümüyorum ama,
Yürüyen merdivenler var
Sabah benimle gelen param,
Akşam oldu hala eve dönmedi.
Beni tanımayan turnikeler,
Cüzdanımdaki kartı tanıyor.
Her gün aynı saatte aynı şeyler,
Gömlek gibi dost değiştirmeler
İşsizlerin elinde kitap, Bond çantalar
Dünkü çocuklar bile cumhuriyetini ilan etmiş
Kirli sakal bırakmalar, saçı bağlamalar
Kimileri ipekböceği gibi etrafına ağ örmekte
Özgürlük dedikleri bu olsa gerek!
Eskiden insan, insanın ağusunu alırdı
Şimdilerde konuşmamak marifet sanıldı
Nezaket asansörde kaldı.
Biliyorum, kabalaştık, yozlaştık
Tanınmaz oldu, çok değişti dünya
Eskiden kurttum, kelebek oldum ben,
Konmaya çekiniyor, hep uçuyorum
Sana çok ihtiyacımız var,
Bu günlerde seni çok özlüyoruz.
Ne deryasın sen, ah Nezaket
Nerede olursan ol, gel Nezaket.
Kayıt Tarihi : 25.1.2016 10:43:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
sabırla işlenmiş şiirin yazarını kutlarım.
Kutluyorum yaşar Bey... Sevgiyle...
TÜM YORUMLAR (8)