Ağustosböcekleri ve karıncalar

Bahar Ada
40

ŞİİR


19

TAKİPÇİ

Ağustosböcekleri ve karıncalar

Değiştiremeyeceğimiz durumlar hasıl olduğunda, durumları değiştirmek isteyip de değiştiremeyebiliyoruz. Yeterince istiyor muyuz değiştirmeyi? Değişirken gelişmeyi. Aslında ne istiyoruz: Para, sağlık, merhamet, sevgi... Para, sağlık, merhamet, sevgi. Tekerrür çemberi.
Pi sayısı gibi mi isteklerimiz? Demirbaşlardan sonra kendimizi mi yineliyoruz tekrar tekrar? Tekerrür müyüm? Yinelendikçe yeniliyor muyuz? Neyim ben?
Nefes nefese mi ihtiyaç duyar? Yoksa kulak ile ten midir nefese ihtiyaç duyan? Nefes nefese... Nefes nefesteyken mi hisseder varlığını? Ya duyular...

Sormasaydınız da söylerdim ben türkümü. Ellerimde sazım, boynum eğrilmiş sıcaktan.Gene de anlatırdım cıvıl cıvıl bir seviçle aşkımı dağlara. Sonumun ne olacağını, ömrümün kaç ipe dizileceğini düşünmeden... Hiç düşünmeden huzura ereceğimden emin olarak söylerdim türkümü. Çalışmadığımı sananlara teslimdir yazılarımdaki notalar... Siz öyle sanın!

Nefesin nefesime... Sıcak olur mu yinelenen yenilgilerimin soğukluğu yine? Bir nefes ile ödeyebilir miyim tüm borçlarımı, senelerce zincirlere takıp sırtıma vurduğunuz? Ve benim en büyük-ince, en küçük-ağır hezimetlerle taşıdığım, yoğurduğum, kendime kattığım, kendimden sattığım, elaleme peşkeş çektiğim, soyu belirgin olmayan arsız şeytan dölü meleklerim. Ya onlar? Hangi güzel ve kırılgan gelinciklerim yanıyor şimdi dağlarında ateş kralının. Mağaralarından sakınıyor, kurtarıyorum şahmaranı. Bir nebze güzellik açlığıma kurban ediyorum yılan şahı kadının aşkını. Neyim ben? Tanrının şekerli tohumlarından olma, bakire meryemlerin hurma ağaçlarının suyundan içmiş. Neyim ben? Annemden kalma pamuk bakiri sevaplarımın bedelini, çarmıhlara çivilerle çakılarak ödemedim mi? Mağaralardan kurtarılan aşk tanrıçaları, hurma ağaçları altında doğuran, biçare ve sütten daha ak memeli anneleri, sebebidir şimdilerde kahkaha atan varlığımın. Nefes nefese...
Her vakit kadın bana gebe. Her vakit yeni bir umut. Yeni bir dünya. Yeni bir nefes. Yeni bir çığlık. Yeni bir uğultu. Yeni bir yineliş, yöneliş, yeniliş, yenileniş, yutuş ve kusuş.
Cuma pazarları kurulmuş cennette. Kevser şarabı şelalesi altında. Doluyor gırtlağa her kaldırılışında başlar Kendini göğe. Varın görün. Sarhoş tüm kalpler. Joker gülücükleri kulak memelerine dokunuyor. Bir yiyiş var, bin içiş.
Kılımı dahi kıpırdatmadan doğursam işte oracıkta Musayı. Asalar kana bulansa Kevser şelalesi altında. Parça parça döksem eşlerini bebeklerimin. Cennetin sözümona helalzade arsalarına aksa suyum. Dünya toprağındaki kahkahalarını işitsek cennetten sürgün iblis keratalarının. Suyu toprağa, havayı ateşe düşüren iblis soyudur onlar. Ne yapardık onlarsız, var olur muydum? Yeniden nefes alabilir miydim uzaklarda, dinlemek varken cehennem seranatlarını? Ellerinde saz komutan ağustos böcekleri... Kaybettiler hikayeyi karıncalara.
Kendi cenimizin pis kokusu bu kadar hoş gelir miydi nefesimize? Nefes nefese... Neyim ben? Bir kez daha merhameti suratıma tükürse çocuk gelin tanrıçalar. Baldırlarım doğurmaktan çatlasalar ve gülseler tanrıçalar güneşlerime, ve dese ki sonsuz Tanrıça "yeter!". Kesilir mi acısı çatlak kasıklarımın o zaman? Bilmiyorum.
Öyle sanıyorum ki, yeniden başlıyorum. Yinelenen kazançlarım ve kaybedişlerim olacak. Olsun. Var olsun. Sergidir yaşam. Nefes sergisi. Var olan herşey nefes alır.
Söz, küçük ağzında asılı bir çengel Tanrıçanın. Öksüz ve yetim bir çocuktur yaşlı Tanrıça. Medet umarken Kendi çamur tohumlarından, yutmuş ve devretmiştir kendi sözlerini yalancı etlere. Kendidir kendisini ispata soyunan; öküz çocuğum benim. Bahçeleri Luna parka döndüyse bundan. Dilber kadın lilith oyuna doyunca teslim etti bedenini yılan sevgilisine. Çirkin güzeli budala. Kabul edemeyendir o ruhunun özgürlüğünü andaki teslimiyete. Neyim ben?
Tanrıçalık sübyana teslim edildi. Günahkar doğdu yeryüzüne ve yıkandı Kendi çamur tohumlarınca. Vaftize razı geldi. Sulara bulandı alnı. Nefese çarparken ruhu neşelendi. Öyle güzelleşti ki, sorma. Büyümeye teslim etti Kendini arındırarak dünya sularıyla. Arınmalıydı cennet güzeli günahından ne de olsa.
Tövbelere gelen ben... Neyim? Sorgu muyum? Gerçeğe isyan mıyım? Sorgu soruların köpeği. Sor sor sor sor...
Nefes nefese... Son nefese kadar sor... Varken aramadığım, son nefeste Kendi'mi tekrar tekrar bulduğum şapşal biri miyim? Neyim ya?
Sakinleş. Sakinleşeyim ki, renkler yeniden belirsin gözlerimde. Yedi renk eteğiyle belirsin olimpus dağları. Çocuk renkler. Boylu boyuna uzanan sarı buğday tarlaları. Şehirlerimin var oluşunun sebepleri. Serin esen rüzgarlar. Güneş ve ay yanyana doğuyor. Saat durmuş An'nın huzurunda, köle. Zamandan emekli olmamış saat, saatten emekli olmuş zaman, Kendinden, düşünceden. Sakinleşmiş. Elini eteğini çekmiş hem geçmişten, hem de gelecekten. Ununu elemiş, asmış eleklerini kanatlarına meleğinin. Tarlalara karşı durmuş bizimle. Dağlara, mağaralara, ağaçlara sığınmış. Ölüm; aslı astarı aslında yeniden doğuşu Benin. Dondan dona, sondan başa - baştan sona sevinçli bir atlayış benimki.
Neyim ben? Ağustos mu Mart mı?

Gulê

Bahar Ada
Kayıt Tarihi : 13.4.2025 21:14:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!