Trenler Trenler, ahh trenler, her gün gelip geçersiniz. Kiminiz kara kiminiz ak. Trenleri gördükçe, arkadaşım Hacer Hanımın hikâyesini hatırlarım. l7 Ağustos depreminden önce tanımıştım Hacer Hanım’ı Karasu’da. Sanki yıllardan beri tanıyormuşçasına, sarıldık birbirimize, 17 Ağustos gecesi kumlarda yatışımız, evlerinde kalan aşımızı suyumuzu paylaşmamızı hiç unutamam. Ada pazarındaki evlerine giderken, çocukların bayram sevinciyle dolan yürekleri gibi olurdum. Sanki 5–6 yaşlarında çok sevdiğim anneanneme gidiyorum, elini öpüp bayram harçlığı alacağım, elbisesinin iç cebinden çıkaracağı akide şekeri veya cevizle ne kadar mutlu olursanız o kadar mutlu olurdum, Hacer Hanımların Adapazarı’ndaki tek katlı, bahçeli, etrafı şimşir ağaççıklarıyla çevrili şirin evlerinde. Bahçe kapısından içeri girdiğimde şimşirlerin ilâhi kokusuyla mest olurdum. Radyodan devamlı' kara tren 'türküsünü istek yapmasını merak eder dururdum. Yüreğindeki küllenmiş yarasının kor olarak kalmasıydı, trenler.
Babası Hasan Efendi Yunanistan’ın hatırı sayılı zenginlerindendi, komşuları da Rum idi ama ayrı gayri yoktu aralarında. Kardeş bilmişlerdi yıllar yılı birbirlerini, hatta kendi yaşıtı okul arkadaşı Eleni ile kan kardeşi olmuşlardı. Okulda da iyi bir öğrenciydi. Okullarında Osmanlıca, Rumca ve Kuran dersi mecburi idi. Oradaki evleri de güllerle bezeli idi, şimşirlerle bezeli bahçesinde, kirazlar merhaba derdi yaza ilk önce, sırayla armut, incir takip eder, hazanda da ayvayla kapatırlardı sezonu. Bütün mahalle meyveye doyardı. Cevizin dalında salıncak kurulmuştu, en küçük kardeşi Şükriye’yi sallamaktan büyük haz alırdı. Hacer evin büyüğü idi ağabeyi Ahmet olsa da annesinin yardımcısı küçük Hacer'di. Yıl 1958 birdenbire iki ülke arası gerginlik yaşanmaya başlandı. Türkiye’deki Rumlar 6–7 Eylül olayları nedeniyle Yunanistan’a göç etmeye başlayınca Yunanistan’daki Türk mahallelerinde de duvarlarda yazılar yazılmaya başlandı. Sabah kalktıklarında Türkleri keseceklerini, çuvallara dolduracaklarını belirten yazıları okuyan küçük Hacer’in babası iliklerine kadar ürperdi. Ellerinde paraları vardı ama aniden Hükümet tarafından paralar tedavülden kaldırılmış, çuvalla paralar ellerinde kalmıştı. Allah’tan biraz birikmiş altınları vardı, kara gün için sakladıkları. Hasan Efendiyi bir düşüncedir aldı, her gece korkuyla yatıp korkuyla kalkar olmuştu. Daha fazla dayanamadı, çocukları evlilik çağına gelmeden, Hasan efendinin tabiriyle (yorgan altından çıkmadan) aileyi Türkiye’ye atmalıydı. Bir sabah kalktığında, aileyi toplayıp kararını bildirdi. Çocuklar ağlamaya başladı, arkadaşlarından ayrılmak, doğup büyüdükleri evlerinden ayrılmak, çok zor gelmişti. Nereden esmişti bu ayrılık rüzgârları. Belki de bu yüzdendi, Hacer Hanımın sonbaharları sevmeyişi. Her hazanda, yüreğine bir hüzün çöker Yunanistan’daki evini hayal ederdi. Ayrılık vakti gelmişti, tüm mahalle evlerini öylece bırakıp göç etmeye başlamışlardı, Belediye uğurlamaya gelmişti onlarca vatandaşı.
Tüm komşuları ellerinde, tepsiler, börekler, çörekler, çikolatalarla gelmişti Herkes göz yaşlan içinde çok sevdikleri beraber gülüp, beraber ağladıkları, içtikleri suyun ayrı gitmediği, komşuları için karınca kararınca hediyeleriyle uğurlamışlardı, Trene bindiler kömürle çalışan kara trenler herkesin gözünde güneş gözlükleri, mecburen, zira trenden dışarı çıkarken kömürün çıkardığı isler rahatsız ediyordu, ilk defa anavatanlarına geliyorlardı onun için etrafı doyasıya seyretmek isterken küçük Hacerin gözündeki gözlük düşüvermişti. Elindeki kurabiye de düşmüştü. Ne kadar ağlamıştı onları düşürdüğüne. Zira onları çok sevdiği Marika ablaları vermişti onlara.
..
ağustos böceklerini
görüyorum
saz çalıyor gün boyu
kirli elleriyle
karıncalar görüyorum
ekmek taşıyorlar
..
Ağustos rüzgarları esiyor
Mevsimi değişmiş yılların
Çatlamış duygular,
Yağmur ciseliyor pınarlar
Ağustos rüzgarları esiyor
Sıcaklığında sevi dalında hüzün
..
Dört mevsim olduğunu söylerler,
Hani baharlar, ben baharı görmedim.
Her zaman üşüdüm her zaman dondum,
Ağustos ayında kalıp kalıp buz oldum
..
Bir Ağustos böceği,
Bir de karınca.
Hangisi hangisine gider,
Başı darda kalınca.
Elbette Ağustos böceği.
Bütün gün hep cır cır...
..
ATATÜRK GİBİ TAŞ DÜŞSÜN BAŞINIZA
(Cevat Çeçtepe Ustamıza saygılarımızla...)
Her sıkışmalarında, Gazi ATATÜRK! Ardından; ama, fakat, lakin
Ve İnönü ve CHP. şöyle, böyle herzeleri dillerinde riyakâr sakız...
Ellerinde Demokrasi lastiği çekerler her yana, nasıl kalmalı sakin,
ATATÜRK gibi taş düşsün başınıza, be sahtekarlar... Açık sizle aramız.
..
Afyon Kocatepeden idare edilenTürk askeri
30 Ağustos 1922 günü kazandı büyük zaferi
Büyük taarruz emri verildi 26 Ağustos gecesi
30 Ağustosta kesin zaferle alındı neticesi
Bu zaferle alındı Kurtuluş Savaşının mutlu sonu
Başkomutan M. Kemalin askeri dehası sağladı onu
..
PAYLAŞIMLA VAR OLDUK ve PAYLAŞIMLA İLERLEYECEĞİZ! .
{}
21 Ağustos 2012 Salı 01:10:12
“ÖZGÜRLÜK” Adlı Kitaptan:
- Tanrım! Diye haykırdı. Biliyor musunuz, insan bir şiir yazınca o kadar çok seviniyor ki, neredeyse sevinçten ağlayası geliyor! . { Kitabın Kısa Künyesi: Kitap Adı: ÖZGÜRLÜK – Kitap Yazarı: Maksim GORKİ – Türkçesi: Süheyl GÜVEN – Yayınevi: BAHAR YAYINEVİ – Sayfa:092,Paragraf:07 -/- 24 Ekim 2007 Çarşamba 03:45:27 }
..
Gözler faltaşı gibi açılır
Yanar iki zarif meşâle gibi
Yandıkça yakar emanet taşıyan sahibini
(ATAKUM-Ağustos/2009)
..
nafile sevda bizimki
biliyorum
uzatmaları oynanan
Ağustos 2014
..
oysa
mutluluğa ramak kalmıştı
bir dayanacak yüreği eksikti
Ağustos 2014
..
biriktirdiğin
eteğindeki sevdayı dök de
birlikte paylaşalım
Ağustos 2014
..
hayat ne yirmisinde erken
ne yetmişinde geçtir
hayat yaşadıkça genç
Ağustos 2014
..
en yaman çelişki
kişinin kendisiyle çelişmesi
ve bunun farkında olmamasıdır
Ağustos 2014
..
sövdüğünle kalıyorsun bazen
üzüldüğünle
ve kızdığınla
Ağustos 2015
..
Bir Ağustos gecesiydi,
Terk edip gittiğinde beni..
Üzerinde mavi bir badi,
Pileli bir etek giymiştin hani;
O da mavi ama çizgili...
Ha!
..
ezelinden verilir insana her türlü nasip
ama dostluk denilen haz'neyi kul kendi bulur
.. _ _ /.. _ _ /.. _ _ /.. _
(Ağustos 1998-Düzce)
..
Bir kerecik yağsan bile razıyım, mevsimsiz nisanın olacağım
Mayıs, haziran, temmuz sıcağı eyvallah ta
Aşka yanmaksa mevzu, ben ağustos cehenneminde kavrulacağım...
S.Güler-12.4.2016
..
Zaman yaman kelime, yaşamak olmaz onsuz
Ölümle son bulmayan, sonu olmayan sonsuz
Ağustos/2014
..
Gözümde donmuş gözyaşı
içim zemheri ayazı
ağustos sıcağında
korsan kış sanki...
..