AĞUSTOS ŞİİRLERİ

Karşılarında Bulur

Allaha inanç ve teslim oluştadır, insanlığın kurtuluşu.
Bu kurtuluştan kaçanlar da, karşılarında bulur mahvoluşu.

Berlin, 7 Ağustos 2011.
..

Bugünün

Hergünün bugündür.
Bugünün hergündür.

Berlin, 10 Ağustos 2011.
..

Rabbiniz Sizi Ne Yapsın

Ey inançlılar, müslümanlar, düşünün biraz!
Rabbiniz sizi ne yapsın, kılmazsanız Namaz?

Berlin, 7 Ağustos 2011.
..

Dindar Nesil Yetiştirenler

Anarşist üretir, Allahsız ve Âhiretsiz eğitim.
Dindar nesil yetiştirenler de, gerçek insan üretir.

Berlin, 10 Ağustos 2011.
..

Ne Hakkın Var?

Sevilmeyi hakettin demektir, Allah'ı seviyorsan.
Ne hakkın var sevilmeye, eğer sen O'nu sevmiyorsan?

Berlin, 31 Ağustos 2010.
..

Dinsizlerin Dini

Dinsizler dine muhtaç değildir.
Çünkü dünya onların dinidir...

Berlin, 8 Ağustos 2011.
..

Kurana Bak

Kimsin sen ey insan, kimsin sen?
Kurana bak, öğrenmek istersen!

Berlin, 4 Ağustos 2011.
..

Cehennemden Ol Azad

Fakirlerin sende hakkıdır, yardım ve zekât.
Onların hakkını ver, cehennemden ol azad.

Berlin, 9 Ağustos 2011.
..

Inancsizliktan Bekle

Hakka inanc ile önlenir ilmin kötülükleri.
Inancsizliktan bekle sen, frankenstaynliklari.

Berlin, 7 Agustos 2011.
..

Özgürlüğün

Kötü alışkanlıklarından kurtulabildiğin kadar hürsün.
Seni esir eden eksileri terketmektedir özgürlüğün.

Berlin, 13 Ağustos 2011.
..

Dinli Olmazsan

Allahlı bir dünya ile dol, dolacaksan.
Şeytan dolar boşluğuna, dinli olmazsan.

Berlin, 29 Ağustos 2009.
..

Karunluktur

Fakirlerin hakkıdır, zenginliğin kırkta biri.
Karunluktur, bu hakkı vermeyenin zenginliği.

Berlin, 10 Ağustos 2011.
..

Bir Atom

Şu evren kadar geniş olabilir bir atom.
Bu halde evren de küçülür, eder bir atom.

Berlin, 15 Ağustos 2011.
..

Seni tarifsiz özlüyorum...
Seninle sarılmak, çırılçıplak...
Serin sulara karışmak gibi birşey
.....
(ağustos,2005)
..

Sırtından sopayı,karnından sıpayı eksik etmedik yıllarca....
Ne mübarek sırtmış ki, hem dayak taşıdı tonlarca,
hem de çocuk onlarca.....
7 ağustos 2011
..

Gönül aşka geldi; Su idi, ummana döndü.
Dört mevsimlik hayat, yalnızca bahara döndü.
Ağustos ayının karanlık bir gecesinde,
Bu yürek; Ah! Bu yürek, yangın yerine döndü.
..

Dökülüyor sararan yapraklarım,
ayak uçlarıma salınıyorlar hüzünle
daha mevsim ağustos...

Ne bu bana kıyıda köşede kalmışlıklar
göz ucuyla bakışılan, pencere kenarı veyahut kapı önünde öpüşülen sevdalar,
yarım kalan yaşanmamışlıklar.
..

Ne gül ne sümbül tutmaz yerini.
Dengin değildir kır çiçekleri.
Sen nadide bir kardelen.
Ben bir ağustos böceği.

Bize iklimler engel.
Düşman bize mevsimler.
..

Erken yağdı yağmur, hüzün bastı şehri. Islak ve soğuk sokaklar, yüreğim maskeli gülüşünü bıraktı, sokaklara yakın şimdi. Gözümdeki yaş gürleyen gökle düşüyor, yağmur mu gözyaşı mı dışardan gören anlamıyor. Dışında tutuyorum sanıyorum ya kendimi, yanılgım kaygımı arttırıyor. Sensizlik görüş mesafemin dışında tamam da, menzile girdiğin yerde ilk gün gibi aşk ve heyecanla kalbim çarpıyor. Öfkeyle haz arasında kalıyorum bu çarpıntılardan sonra. Haksızlık içimi acıtıyor. Kırgınlıklar affetmeyeceğim dememe sebep bir yandan, bir yandan da insan sevince nasıl kin tutar diyorum.

Yerine başka şeyler koyma çabam sonuçsuz olacaktı en başından biliyordum bunu. Yapmadım o yüzden. Farklı paylaşımlar yarattım hayatımda, senin olmadığın yerler yeni değerler yarattım. Bu halimde huzurluyum, seni koyduğum ilahi yere dokunmadan yaşıyorum. Erken dedim ama yaz bitti bak. Ağustos son üç gününe girdi sonbahara yakın, yağmurlara bıraktı kendini. Kaç yaz geçti senden bu yana, arada söylüyorum bunu; eksik hayat hala yokluğunda.

Son günlerde üst üste geldi galiba her şey. Seni çağrıştırdı yaşantılar. Kendimi kalabalık bir yalnızlığa kapattım ben de, bu günlerle baş edebileyim diye. Öyle anlar oldu ki karşıma çık istedim, söz et istedim. Duaya sen kattım sonunda içimdeki yağmurlarda. En çok da dün. Gün, işi gücü bırakmış her köşede sen sandığım yanılsamalar çıkardı karşıma, zihnime söz geçiremedim. Bedenimi zorla topladığım yorgunluktan sıyrılmak için harekete geçtiğim yerde, ilahi adalet sesimi duydu mu desem, çıktın karşıma. Mucize gibi seni görmek hala.

İki arada bir derede durumlar vardır ya işte öyle sana dair duygular. Acıyor içim önce, ardından öfkeleniyorum delice. Sevgimi koydum kenara, hayatıma baktım yeniden rüzgarın savurduğu bulutlarda, daldım. Ağladım. Ben ağladıkça, İstanbul da ağladı. Hıçkırıklar gökyüzünü kızdırdı, şimşekler çaktı dolunayla. Sonra sildim yanağımdan süzülen yaşlarımı, hatırlayamadığım ama gülümseten rüyalardan uyandım serin bir sabaha. Bağışla beni, uzun zamandan sonra biraz senim bugün, özlemliyim.
..

Niye mi MENTESE…? !
`her yaylada göceyleyen dagim var, üstü bölük bölük kar olmayinca / dünya mali ile gönül eylenmez, gönül eyleyecek yar olmayinca `…dilinden derin duyumlar bildiren Ertas Neset her nereyi niye hangi hususun sevincine niceleri gezip görüp sezip aklina hasretine yüregine yazarak cagirip söylediyse tam da sebep O`sebep….MENTESE..!
`Köylü milletin efendisidir `derken; üretmeyi, sevgiyi, sofrayi, bilgiyi, ilmi, kültürü, sadakati, inanci, güvenci, akli, bellegi, blinci, cesareti, merhameti……INSANLIK kadar büyük olan yetki ve yetenek sahipliliginin hayata topraga yurda ve yuvaya klavuzluk eden TÜRK TOPLUMUNUN etkin ve yetkin en bilindik adresini kastetmisti sevgili ATATüRK…bu yüzden MENTESE…!
Türk siyasal ve sosyal hayat hikayesinin endami güzel zerafeti kir cicekleri kadar narin kizlarinin yagiz delikanlilara kendilerine irzi namusu merhameti bagliligi hak ve hukuk sahibi merhametlilikle temelli yorulup yogrulmus ERKEKLIK EDECEK olan cesarete yüreklenmis yigitliginsevgi kaynaklarindan cesme pinar olan yasam harmanlarina EVLILIK sofralari kurarak; ask sorumluluk ve sevgi yurdunun disinda hic bir zalim zulüm PATRONAJ güce insanlik tarihi boyunca asla egilip bükülüp el etek öperek hic bir kosulda bel baglamayan hurafesiz, kendi reyinde hür, kendi ilminde özgür, kendi bildiginde toplum, kendi inancinda sadik, kendi nefesinde rüzgari soluyan islik, kendi isiginda günese dogan günaydin, kendi sezgisinde bitmez bestekarliga dagi dereyi türküleyen gönül sazi dünya gami kederi, kendi nesesinde yediden yetmise insa topragina ocaklanmis essiz tiimsalsiz dillere destanligin oymagi..
MENTESE…kendi tartisinda baskasini kalbiyle ölcen ahbaplik etrafliagasiz, boyunduruksuz, ezilmesiz, sömürülmesiz, esaretsiz, zincirsiz, kösteksiz engelsiz…esn yel, söken safak, alacalanan koruk, dönen degirmen, ilmek isleyen cikrik, salkimlanan gilaboru, asmalanan buludu, baharlanan cigdem, cillenen madimak, navruzlanan harmanpinari, körpelenen say, pircaklanan yazi, yörüklenen yaban, ciralanan köy, tandirlanan horanta, örtmelenen dulda, odalanan duvar lambasi, danisan alim, konusan lehce, taytaylanan cocuk küheylan, ebelenen yarinki sobe, sohbetlenen erbap, tarladan tohumdan alictan kengerden tapandan pulluktan gözerden helkeden dürümden goncadan yoncadan..yavan yasik geceleri yalnizliga koymadan koynunda avutan ve gündüzlere fenersiz yürek feryle dösünü bagrini bütün fedakarligin INSAN SEVGiLiLiGiNDE fedakarlik eden sebebe MENTESE…!
Mentese; alabasa gürdene bogazlayana cevrile muncusuna kuscuya mollahaciya hirkaya yazcepniye ogulcuga bölverene kepice bashoruza felahiyeye sagimsin solumsun diyerek poyraz dengi Alpaslan menzilinde Erciyesi kafa dengine alarak sünni Mentese, Acirli aleviligini tüyüne zarar gelmesin diye üstünde titreyip yüregine ve bagrina bastigi ASK adli TÜRKIYE sebebiyle….
Sivrihisardir, Viransehirdir, Mardindir, Hasankeyftir, Boludur, Burdurdur, Sinoptur, Manisadir, Siirtir, Mugladir, Kirklarelidir, Acipayamdir, Bodrumdur, Safranboludur, Niksardir…TÜRKIYE özlü köklü ve kökenlisi MENTESE…!
..