Ağustos’a Mektup Şiiri - Hüseyin Erdinc

Hüseyin Erdinc
89

ŞİİR


11

TAKİPÇİ

Ağustos’a Mektup

Ağustos’a Mektup

Hüseyin Erdinç

Sevgili Ağustos,

Bugün sana yazıyorum, sıcağının gölgesine sığınarak.
Takvimler fısıldıyor: “Bir yıl daha geçti.”
Ama ben onların soğuk diline aldırmıyorum,
çünkü yılları değil, yaşadığım sevdaları sayıyorum.
Ben sana geliyorum, Ağustos,
kırık bir yapraktan, ateşten bir kıvılcımdan,
tüm yorgunluklara rağmen genç bir yüreğin çarpıntısıyla.
Sana geliyorum çünkü sen benim doğduğum ay,
benim var olduğum ışık,
benim tekrar tekrar dirildiğim sırdasın.

Ne güzeldir sana mektup yazmak,
çünkü her satırda yeniden doğarım,
her kelimede kendimi tazelerim.
Sana yazmak demek, zamanı kalemin ucunda durdurmak demektir.
Ve ben işte burada, yarım asırlık bir yolun tam ortasında,
ama hâlâ gençliğin ilk durağındayım.
Sana yazıyorum, Ağustos,
çünkü yaş almakla gençleşmek nasıl olur diye sorarlarsa bir gün,
bu mektubu göstersinler.

Ey Ağustos, sen sıcağın, sen yangının, sen toprağın kavrulmuş ama bereketli hâlisin.
Ve ben, senin tam ortasında, 13’ünde gözlerimi açtım hayata.
Bilir misin, bir çocuk doğduğunda yalnızca nefes almaz;
o çocuk gökyüzünü ilk defa içine çeker.
Ben de öyleydim: senin kavurucu güneşinde bir serinlik buldum kendime.
Çünkü sen ateşsin, ama ben senin ateşinde yanmadım;
ben senin alevlerinde piştim, olgunlaştım,
ve her sene biraz daha gençleştim.

Benim doğumum bir sır değil, bir destandı aslında.
Çünkü doğar doğmaz kalem verildi elime;
ben ağlamadım, ben ilk cümlemi yazdım.
Öyle başladı yolculuğum: ne kadar ateşli, ne kadar keskin olursa olsun hayatın bütün yangınlarını
kelimelerle söndürmeye ant içerek.
Ve sen, Ağustos, o günden bugüne
her yıl bana yeni bir başlangıç verdin.
Kimi yıllar hüzün, kimi yıllar sevinç, kimi yıllar hasret taşıdın avuçlarında.
Ama ben hep aynı şeyi söyledim:
“Ben yaş almadım. Ben gençleşerek büyüdüm.”

Ben aşklarımda doğdum, her bir bakışta, her bir dokunuşta biraz daha büyüdüm.
Aşklarım bir nehir gibi geçti içimden, kimisi durgun, kimisi coşkun,
ama hepsi beni çoğalttı, hiçbiri eksiltmedi.
İlk aşk, çocukluğumun baharında açan bir çiçek gibi.
Taze, naif, ürkek ama cesur… O bakışta yandım, ama yanarken öğrendim,
sevmenin ne demek olduğunu.
Sonra başka aşklar geldi; her biri ayrı bir ders, ayrı bir sabır.
Bir kısmı gözyaşıyla beslendi, bir kısmı kahkahayla, bir kısmı sessiz bir özlemle.
Ama hepsi bir bütün oluşturdu: beni ben yapan, kalbimi diri tutan bir güç.

Yarım asır geçti, ama ben hâlâ her aşkın ışığında yeniden doğuyorum.
Hiçbiri bana yük olmadı; tam tersine, her biri kanat oldu.
Kanatlarımla uçtum; ve gökyüzüne baktıkça her bir aşkın bana kattığı gençliği gördüm.

Benim ömrüm kalemle ve aşkla ölçülür.
Kalemim, yalnızca bir alet değil, nefesim, yüreğim ve zamanla yarışan bir kanattı bana.
Her yaş aldığımda, her yıl geçtiğinde kalemim bana dedi ki:
“Sen yaşla değil, yazdıklarınla gençleşirsin.”
Ben onu izledim, her satırında kendimi yeniden buldum.
Bir aşkı kaybettiğimde kalemimle sarıldım ona;
bir hayali gerçekleştirdiğimde kalemimle kutladım.
Ve yıllar boyunca, yaş aldıkça değil, her kelimeyi özenle işledikçe
gençliğim çoğaldı, diriliğim derinleşti.

Yarım asırlık bir yolun eşiğindeyim, ve baktığımda ardımda bıraktıklarımı görüyorum.
Her adım, her nefes, her aşk beni ben yaptı;
her kayıp, her kazanım bana biraz daha genç bir yürek bıraktı.
Ağustos, senin sıcaklığınla doğdum ve o günden beri her yıl bir yaş daha aldım;
ama sen bana yaş değil, gençlik verdin.
Çünkü ben her seferinde yeniden doğdum, her seferinde aşkla dolup taştım.

Bu eşik bana şunu gösterdi: yaş dediğin rakam değil; yaşamın doluluğu, kalbinin diriliği ve kaleminin yarattığı ölümsüz gençliktir.
Ben yarım asırlık bir yol aldım ama her adımımda biraz daha gençleştim, her hatıramda biraz daha diri kaldım.
Saçlarıma düşen aklar beni yaşlı göstermez; çünkü gençliğim kalbimde, aşklarımda, kelimelerimde yaşıyor.
Ve ben biliyorum ki, bu yarım asır sadece bir başlangıçtır; yazacaklarım, seveceklerim, düşleyeceklerim daha yeni başlıyor.

Bugün sana sesleniyorum, Ağustos: Ben Hüseyin Erdinç, yarım asırlık ömrümün her yılını sana, aşklarıma ve kelimelerime borçluyum.
Yaş almak bana ağır gelmedi; çünkü ben yaş aldıkça, her adımda, her bakışta, her cümlede yeniden doğdum.
Ve bunu yalnızca kendi kalbimde değil, her satırda, her kelimede, her cümlede dünya ile paylaşıyorum.

Ey gelecek, ey yeni doğacaklar, ey yarının düşçüleri; bilin ki yaş, sizi asla sınırlamaz.
Kalbiniz doluysa, sevdikleriniz yanınızdaysa ve kelimelerinizle kendinizi ifade edebiliyorsanız,
her gün yeniden doğabilirsiniz. Ben bunu yaptım, Ağustos’un sıcağında, yarım asırlık ömrüm boyunca.

Artık sana yazdıklarım yalnızca bir doğum günü mektubu değil;
yarım asırlık bir yaşamın, aşkların ve kelimelerin özetidir.
Her 13 Ağustos’ta doğmak bana yıllar getirdi,
ama bana asıl armağan olan, her yeni doğumda gençleşmek oldu.

Ben yaş alırken gençleşiyorum, her satırda, her nefeste, her aşkta yeniden doğuyorum.
Aşklarım, kelimelerim, kalemim ve ben bir bütün olarak bu dünyayı selamlıyoruz.
Ve bu ölümsüzlüğü, gelecek yıllara, gelecek aşklara, gelecek kalemlere bırakıyorum.
Çünkü hayat, sayılarla değil, sevgiyle, tutku ile ve yazıyla ölçülür.

Sevgili Ağustos,
bu mektup sana bir teşekkür, bir kutlama ve bir söz olsun:
Ben yaş alırken gençleşiyorum, ben her doğum gününde yeniden doğuyorum,
ben aşklarla var oluyorum ve ben kelimelerle ölümsüzleşiyorum.

Hüseyin Erdinç

Hüseyin Erdinc
Kayıt Tarihi : 5.9.2025 08:55:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!