Gün dönümüne yenik düştü sevda muştusu
Kalmamıştı korkulardan yağız atın kuşkusu
Selamını iletmekti yıldızlara harman yerinde
İkindi selasının yankılarına kader derinde
Gül yüzüne bakamadı şıkırdadı beşi bir yerde
Yarin fistanına sevda düştü gece gizlice
Seyrüseferin ardından koştuk uzun yollara
İhaneti kavurduk ve savurduk acı yıllara
Her kim ki zulmün meydanında çember çevirir
Zurnayı çaldıkça kel görünür takke yana devrilir
Yarin koynundaki yılan bile edayla bakar
Sepetçiler kasrında her gece alemi yıkar
Mehir istedik verdi gül yüzlü bir gardiyan
Pos bıyığında selam durdu yalana zaman
Geri dönüşlerin yankısında ayaklandık ya biz
Hani savcı, hani hakim, hani mübaşir hepsi ikimiz
Meğer sana seni anlatmak kadar zormuş sensizlik
Budur, beni yakan, topaç çeviren o sessizlik
Bodur boyuna rağmen Dünya’yı kucaklıyorsun
Ben diye her gece düşünde gölgeni bıçaklıyorsun
Sıska ilmekler attık bakir sabahlara keseden
Dönüşsüz sokakların köşebaşını tuttuk hisseden
Gel demiyorum, git demeye gücüm olmadı ki hiç
Altın boynuzumu tavan arasında saklıyor Haliç
Mahzun bırakma masum inanışları kendinden
Dövmeleri sildirme yanı veren bedeninden
İşte budur bir minarenin dibinde Agop’un duası
Doldur dedikçe boşalıyor fakirin kumbarası
Her insanın boynunda incidir sevmek sevilmek
Onu dizmekte birincidir yar ilmek ilmek
Kenarında, kıyısında dolaşıyoruz ya böyle aşkın
Dolaşmayanlar izlemekten her gece düşüyor şaşkın
Dolayısıyla yüklüyoruz ayrılığın suçunu kapkara bir kumruya
Şişiyor ekmek olmadan teknesinde zevk hamurunda Maya
Gelip geçiyoruz zamanın içinden zaman geçmiyor
Yar badeyi felek sunmadan saadetle içmiyor
Kayıt Tarihi : 27.7.2013 11:23:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)