Sızlanma
Ey; Küflü zindanların taş duvarlarına
Yedi cihana ibret, bir katil hükmünde
Paslı çivilerle, mıhlayarak astığım
Hatırla
Can kurban, demiyor muyduk
Can feda, “aşk” dedikleri belaya
Tiksinip de, damağımdaki acı lokmayı
Kor yığınlarına tükürüp, sonra
Yaban ayaklar altında ezdiğim
Sen, hey sen, yaralım
Sen, yaralarına bilerek tuzlar bastığım
Ağlama
Ağlama ne olursun
Sen ağlayınca, kan damlıyor göz bebeklerimden, ağlama
Kırılma, ama ne yaptıysan sen yaptın
“Seni seviyorum” derken
Boş bakışlı bir çift elaya
Ben sadece görgü tanığıydım bu aşkın
İki şahidinden biri ben
Olsun, dinle bak
“Onu” sevmek için
“Ona” muhtaç değiliz
Tenimize değmiyor diye pamuk elleri
Ve nemli gözlerimize, bahar bakışları
Yanacaksa, varsın yansın bedenimiz
Alevleri bağrımızda tutarız
Eş- dost sohbetlerinden, köşe- bucak kaçar
Tenhalarda, kuytularda gizli gizli ağlarız
Aramızda sır olur, derdimiz
Kutsalımızı, mabedimizde saklarız
Gücenme
Ey; her gece ayrı bir hücreye koyup
Her kızıl şafakta aynı darağacında
Boynunda kuru urgan, sehpasını tekmelediğim
İncinme
Her fırsatta kurşuna dizip
Kırıp, tutunduğu dalları
Uçurumlardan aşağı iteklediğim
Hani, söyleyince kızıyor ya
Ondan habersiz özler
İzin almadan da severiz
Ağlama
Ağlama Allah aşkına
Sen ağlayınca, kan damlıyor göz bebeklerimden, ağlama
Kırılma, ama ne yaptıysan sen yaptın
Bir kez cüret edip, tuttuğum,”o” el ile
Acıtan, kanatan, vuran
“Onun” eli ile ak eden sensin şakaklarımı
Vurulacağımızı bile bile
Sen değil miydin?
Kendi attığı okun, hedefinde duran
Alınma
Kör-karanlık kuyulara gömüp
Üzerini yanar dağlarla örttüğüm
Kabul et işte, beceremiyorsun
Ey; Bir korkak uğruna, bin parçaya böldüğüm
“Onu” senden koparmaya çabaladıkça
Sen kendi kendine saplanıyor
İçine batıyorsun
Lime lime dağılıp, ufalanıyorsun
Haklısın, bende sallanıp, sendeliyorum
Ama ne olmuş ki,
Şaşırıyorsam ineceğim durakları
Ve birbirine benziyorsa artık tüm istasyonlar
Unutuyor olsam da ezbere bildiğim sokakları
Çok şükür, bak hala ayaktayım
Ulu orta yığılıp ta, oldu mu hiç düştüğüm
Ya sen, sen ey; bütün heveslerini kursağına dizdiğim
Şu halimize bir bak, bu devirde kimlere eş olduk
Çöl aşanlar gibiyiz, dağ delenler gibi
Ama bil ki; herkes sen değil
Ey; benim öksüzüm yanılıyorsun
Bugün yüzüne bakmayan,
Yarın arkandan ağlar mı sanıyorsun
Sen, hey sen, yaralım
Bir kıymet bilmezin avuçlarına sorgusuz, sualsiz bıraktığım
Dur, bi dur, nereye gidiyorsun
Senden kaçan adımlar ardında sürünüyorsun
Görmüyor musun
Sen, sen düpedüz ölüyorsun
Toparlan, dağılıyorsun
Ey; toprağına gülsüz dikenler ektiğim
Göğe yaraşır başını, yerlere eğdiğim
Sen yağmuruna göz yaşı
Mevsimlerine matem eklediğim
Huysuzlanma
Sana söz, sana yemin vazgeçmeyiz
Dağa – taşa söyler
Ne “ona” ne ele sır vermeyiz
Derin denizlere dökeriz içimizi
Sevgisiz yanarız, güleriz yalandan yere
Bir sarhoş tenhasında, sırtından vurup tüm hislerimizi
Duygusuz yaşarız artık
Duygusuzda yaşarız
Gelmesin, çağırmayız
Çağırmayız da yine, ömrümüzce bekleriz
Ama söyleyince kızıyor ya
Ondan habersiz özler
Anaların, yavrularını sevdiği gibi
Beklentisiz severiz
Ağlama
Ağlama ne olursun
Sen ağlayınca, kan damlıyor göz bebeklerimden, ağlama...
Kayıt Tarihi : 14.2.2010 06:21:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
beğeniyle okudum
-HOŞ VE ESEN KAL
TÜM YORUMLAR (31)