Başı sonu belli olmayan
Tabutu mezara indirirken halatların soğuk ve ölü gıcırdayışı gibi
Kalabalığını yalnızlığına yüklenmişlerin soğuk bezgin bitkin yıkık ve siyah matemi dünyayı terkettikçe
Ağrılı sızılı sancılara susmuş sessizliğin içi dışı bulanık boğunuk
Gövdesine rüzgarın kırbacı değdikçe çırpınıp titreyen kuru otlardan öteye
Bellim belirsiz boş bir sonsuzlukmuş
Matemini törensiz uzaklara taşıyan
Evi evrakı mahrumlara göçmüş zaman aşımının
Başı yorgun kanepelere yıkılmış yaslanmış solgun bezgin insan kumaşıyla yalın çıplağa
Gölgesini kendisinde tutamayan zıvanadan çıkarak günsüz güneşsizliğe talim teslim ve takas
Yolun bu benim son sabahım dercesine bulanık sarpalara doğru, rüzgarın mevsimini
Moralini bozmak için sanki ilk baharla birlikte borandan kardan sızıp damlayan sulu sepken ne varsa
Yeşil soğanlı bahçeden,
Issız patikadan ve sahibini görmeyen çerçeveli gözlüklerden, yalçın kayalıklara doğru yağıp inen hışırtılı gidiş
Sevinci kursağında kalanın son kez kendisiyle buluşmalarından herhangisidir
Koynunda sırılsıklam yağmur
Boynunda boncuklu madalyon
Akıbetinde kırık buruk suskunluk
Kimisininki de ecel kapısında ve sır perdesinde yitiklerini yazan vadesi dolmuş defterden
Künyesi kaydı ağıtlı yazı
Ve fotoğrafı feryat figanlara kayıp sevgili
Mart/25
Kayıt Tarihi : 1.4.2025 13:35:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!