Ağıt Şiiri - Kemal Özer

Kemal Özer
23

ŞİİR


26

TAKİPÇİ

Ağıt

annem mi bir kadın
geciken bir kadın gece yatısına
ölüm kendini göstereli babamın saçlarından
günübirlik bir kadın
üsküdar'la istanbul arasında

babamdı sakalıydı babamın
bir akşam göle batırdı
çıkmamak üzere bir daha
hepsi de ekmek kokardı
sayısı unutulan parmaklarının

akşam bir attır bütün ülkelerde
serin esmer bir attır
terkisine çocukların bindiği

Kemal Özer
Kayıt Tarihi : 12.10.2002 00:29:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Nurdoğan Yılmaz
    Nurdoğan Yılmaz

    Bana göre önemli olan,okuyucunun şiiri kendine göre yorumlaması ve şiirden kendi düşüncesine göre haz almasıdır.Mesela bu şiiri Kemal ÖZER kendine göre çok farklı yorumlamış...

    *****************************************************************
    M. Fuat “şair-şiir-okuyucu” adlı bir yazısında Kemal Özer’in bir şiirini yorumladıktan sonra şairin kendisine sormuş, onun yorumunu da veriyor. Şiir şu:

    AĞIT

    Annem mi bir kadın
    Geciken bir kadın gece yatısına
    Ölüm kendini göstereli babamın saçlarından
    Günü birlik bir kadın
    Üsküdar’la İstanbul arasında

    Babamdı sakalıydı babamın
    Bir akşam göle batırdı
    Çıkmamak üzere bir daha
    Hepsi de ekmek kokardı
    Sayısı unutulan parmaklarının

    Akşam bir attır bütün ülkelerde
    Serin esmer bir attır
    Terkisine çocukların bindiği

    Kemal Özer

    M. Fuat diyor ki;
    Ben “ağıt”ın getirdiği anlamı şöyle açıklamıştım: Şiiri söyleyen bir çocuk. Birinci, beşlikte babasının ölmesi, ya da ölüm döşeğine düşmesi üzerine annesinin işe gidip gelmeye başlamasını anlatıyor. Üsküdar’da oturuyorlar; annesi İstanbul’da çalışıyor. Geceleri eve geç geliyor. Gece yatısına gelen bir konuk gibi…Sonra sabah erkenden oğlunu (çocuk erkek) belki de ölüm döşeğindeki babayı (ölmüş değilse) bırakıp işe gidiyor. İkinci beşlikte baba anlatılıyor. İlk üç mısrada ölüşü, son iki mısrada yaşayışı. Baba sakallı, bütün hayatı boyunca bir lokma ekmek için çalışıp didinmiş bir adam. Birinci beşlikteki anne de başörtülü bir kadın olsa gerek. Yoksul bir aile..Son üçlük -nedense- sokakta geçiyor; sokaklarda oynayan bütün dünya çocuklarının yaşadıkları hayatın zorluklarına kafa tutan neşelerini veriyor. Su gibi akışından mı, bindiği sözcüğünün boşluğa doğru bırakılışından mı, bilmiyorum, umutlu bir üçlük bu. Çizdiği görüntü insanı çok çeşitli duygulara götürebiliyor.; açıklamalardan çok yakıştırmalara elverişli.

    Kemal Özer ise şöyle diyor kendi şiiri için;

    Katılan üç kişi var o şiire. Anne, baba, çocuk..Şiir o yüzden üç bölüm. Baba ölü. Anne ve çocuk ölümün ve ölünün ertesinde.İlk bölüm anneyi çiziyor. “gece yatısı” ve “günü birlik” sözleri bu çizinin ögelerinden. Baba yeni ölmüş. Anne ölünün arkasından yaşayışındaki değişmeyle yer alıyor. Ve o bölümde mezarlıkla ev arasında gidip gelen bir kadın. Artık bir misafir gibidir çocuğun gözünde.Üsküdar’la İstanbul evle mezarlığı deyimliyor bir bakıma.
    ” günübirlik bir kadın ”sözü de gene annenin misafir gibi görünümüyle ilgili. İkinci bölümde yalnız ve yalnız babanın nasıl öldüğü çocuğun ağzından anlatılıyor. Üçüncü bölüm ise iki bölümle, bir bakıma “ kontrast” yapıyor. Sanki şairin eklediği ve çocuklardan söz açan ilgisiz bir bölüm. Onların akşam olunca evlere dağılışını, babalı babasız fark etmeyen evlere dağılışını deyimliyor.

    M. Fuat kendi yorumunu savunurken nedenler arasında şunu da gösteriyor:

    Geçimini sağlamak için çalışmak zorunda olmayan bir kadının çocuğunu her gün böyle yalnız bırakacağını aklım almaz benim. Hele bu işi kocasının mezarına gidip akşama kadar orda oturmak için yapan bir ana düşünemem. Benim gördüğüm, anladığım, sezdiğim, hiç şüphe etmediğim gerçek şu: kadınlarda çocuk sevgisi koca sevgisine üstündür.

    Şimdi “Ağıt” şiirinin anlamı hangisi?
    Şairin düşündüğü anlam mı? M. Fuat’ın çıkardığı anlam mı? Bir başka eleştirici de başka bir anlam bulursa şiirde, onunki de şiirin anlamı olamaz mı?

    Bir çoğumuzun kafasında yerleşmiş bir inanç vardır.Denir ki; eserin anlamını yazarından daha iyi kimse bilemez. Eseri o yazdığına göre eserde ne anlatıldığını, nasıl yorumlanması gerektiğini o bilir. Eserin gerçek anlamı yazarın düşündüğü anlamdır. Bu iddianın doğru olduğunu sanmıyoruz. Yazarın anlatmak istediği şeyle anlattığı şey her zaman aynı olmaz Kemal Özer’in “Ağıt” şiiri ondan kopmuş, anlamı ancak kendinden çıkan, kendi başına var olan bir eserdir. Kemal Özer de kendi şiiri karşısında artık başkaları gibi bir okurdur. Kendi yorumu ile M. Fuat! ın yorumu arasında tercih yapacak olanlar hangi yorumun şiire daha uygun olduğuna bakarak karar verebilirler.

    Yazarın yorumu ile yetinmememizin başka nedenleri de vardır. Çoğu kere iyi bir sanat eserinde sanatçının farkında olmadan koyduğu şeyler bulunur. Eserin anlamı onun sandığından daha zengindir. Bir takım meziyetleri vardır ki bunları kendi düşünerek, hesaplayarak sağlamamıştır. Eleştiriciler bunları meydana çıkarabilir, yeni anlamlara işaret edebilirler.Nitekim büyük sanat eserleri çağlar boyunca didiklenmiş, yeni yorumları yapılmış gizli kalmış zenginlikleri belirtilmiştir. Hamlet eleştirileri bu söylediğimizi doğrulayacak bir örnektir.

    Berna Moran
    Edebiyat Kuramları ve Eleştiri
    (Bölüm 6 (Sanatçıya dönük eleştiri))
    Sayfa 122-123-124-125

    Cevap Yaz
  • Sedat Demirkaya
    Sedat Demirkaya

    Şair, hayattan söz ediyor. Şiir, hayatı ve insanı merkez almalıdır zaten. Burada kendi yaşamına odaklanmış. Usta şairler bir kişiyi anlatırken bütün insanlığı da anlatabilirler. Bu da onların büyüklük sırrıdır./ Anne, bütün anneler gibi diyeceğim ama şair izin vermiyor. Annesi, güçlü bir anneden çok zayıf bir kadın. Biliriz ki analar güçlüdür. Ama annesi 'kadın'...Baba ölmüş, Üsküdar'da oturup İstanbul yakasında çalışıyor. İş başa düşmüş ve yorgun. Çocuğuyla (şairle) yeterince ilgilenemiyor. Oysa babası hünerli bir adam, evi daha çok o çekip çevirmiş. Nevar ki o da 'sakalını suya batırmış', ölümü suyla ilgili olmalı. Veya şair, ölümü suyun altına gitmek olarak algılıyor. Babasını özlüyor; ama bu özlem daha çok ihtiyaçtan./ Tüm bunlara rağmen çocuk her yerde çocuktur.Her çocuk gibi o da oyuna bayılıyor, durumun vehametini, bunları pek hissedemiyor. Gün battığı halde eve girmek istemiyor başka çocuklar gibi. Oyunun en tatlı yeri orası...Ata binmenin coşkusu gibi oyuna dolu dizgin dalıyor. Bütün çocuklar gibi...Yıllar sonra şair olan çocuk, kendisi de artık bir baba olan çocuk, bu küçük ve anlamlı şiiriyle babaya ağıt yakıyor. Şiirin en güzel dizeleri ise ' hepsi de ekmek kokardı, sayısı unutulan parmaklarının' dizeleri bence. Hepimizin babası da öyle değil midir? /Şiir serbest.Birinci bölümde 'anne', ikinci dörtlükte 'baba', daha küçük ya da kısa olan üçüncü bette ise 'çocuk' ve coşkulu çocukluk akşamları anlatılmış.

    Cevap Yaz
  • Cumali Karataş
    Cumali Karataş

    Türk şiirinin köşe taşlarından olan, kendi imzasını edinebilen Kemal Özer ustanın şiiri hakkında bir yorumda bulunmak, kendi adıma, olmayacak bir şey. Öncelikle bu ayıba düşmeyeceğim bilinsin isterim. Ama şu da bir gerçek ki... Hep, 'ne değildir' sorularının ışığında aramaya koyulduğumuz şiir kuşkusuz ki bizlerin yetenek, zekâ, eğitim ve kültürel donanım gibi kişisel özelliklerimizle de derinliğine inebileceğimiz bir kıymetli maden gibi...İmge, simge, betimleme, çağrışım vb. sanatsallıklar ve çeşitli akım ve tarzlarla derinlik kazanan şiir ve istemesek de, yer edinen bir şair hakkında iler, geri konuşmak doğru bir davranış değil.Kötülemekle de bir yere varamayız ve bu da olsa olsa bizi küçültür.Bu nedenle, edebiyatımıza mal olan tüm değerlerimiz hakkında, konumu ne olursa olsun sevgi ve saygı ile dolu olalım diyorum.Şiire karşı da illa ki temkinli olalım...Gerçek şiir her zaman bizleri mahçup edebilir.

    Cevap Yaz
  • Ömer Taşoğlu
    Ömer Taşoğlu

    şiir yetkin...

    Cevap Yaz
  • Önemli Değil Bence
    Önemli Değil Bence

    çok olgun bir şiir.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (17)

Kemal Özer