Duvarda tıkır tıkır işliyor hayat.
Yelkovanı yok; 12 den geçeli ne olmuş
zaman belli mi?
17 yi kaç geçiyor anılar,
Son istasyonda durmuş tren,
ne bir bekleyen, ne bir özleyen.
tozlu bir şemsiye durur
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla
Devamını Oku
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla
şairi ruhlu olabilmenin şiir yazabilmenin en önemli şarıt duyarılı olmaktır. kendin dışındaki olaylara yaşadığın toplumun acılarına insana dair ne varsa düşünmeye dert edinmeye değer .duyarlı bir yürğiniz var tebrikler
Allah o günleri bir daha göstermesin
Deprem
Titredi bir anda arz’ın en dibi
Bir uğultu her yeri inletti
Bağrışmalar, çağrışmalar, feryatlar…
Sur mu bu ya Rab? Yoksa kıyamet mi geldi
Kaçışırken yedi katlı binanın altından
Takıldı eşiğe ayağım, çıkamıyorum kapıdan
Bağrışmalar, çağrışmalar, feryatlar…
Sayamadım, kaç insan gelip geçti sırtımdan
Nasılsa, doğruldu belim, kalktım ayağa
Can havliyle bende fırladım, o karanlık sokağa
Bağrışmalar, çağrışmalar, feryatlar…
Şükür, bende karıştım o şaşkın kalabalığa
Hal pazarı çarşısına bir ateş yakıldı
Zengini, fakiri etrafına toplandı
Bağrışmalar, çağrışmalar, feryatlar…
Sabahlara kadar Bolu’m beşik gibi sallandı
Mehmetçikler geldi, çadır kurdular bize
Aş, ekmek geldi başka ilden şehrimize
Durmadı yine bağrışmalar, çağrışmalar, feryatlar…
Allah rahmet eylesin, kayıp olan kardeşlerimize
Üç beş aile bir çadırda oturduk
Kardeş olup, koyun koyuna uyuduk
Zengini, fakiri, hepimiz bir olduk
Aynı kaptan karnımızı doyurduk
Bir gün gelir evimize geçeriz
Geçeriz de, ah ne günlerdi deriz
Unuturuz bu günleri, yaşanan acıları
Can vermek için, can pazarı binaların altında
Yine, çürük çürük gökdelenler dikeriz…
Kasım 1999
Cengiz ÖYKE
BOLU
Allah o günleri bir daha göstermesin
Deprem
Titredi bir anda arz’ın en dibi
Bir uğultu her yeri inletti
Bağrışmalar, çağrışmalar, feryatlar…
Sur mu bu ya Rab? Yoksa kıyamet mi geldi
Kaçışırken yedi katlı binanın altından
Takıldı eşiğe ayağım, çıkamıyorum kapıdan
Bağrışmalar, çağrışmalar, feryatlar…
Sayamadım, kaç insan gelip geçti sırtımdan
Nasılsa, doğruldu belim, kalktım ayağa
Can havliyle bende fırladım, o karanlık sokağa
Bağrışmalar, çağrışmalar, feryatlar…
Şükür, bende karıştım o şaşkın kalabalığa
Hal pazarı çarşısına bir ateş yakıldı
Zengini, fakiri etrafına toplandı
Bağrışmalar, çağrışmalar, feryatlar…
Sabahlara kadar Bolu’m beşik gibi sallandı
Mehmetçikler geldi, çadır kurdular bize
Aş, ekmek geldi başka ilden şehrimize
Durmadı yine bağrışmalar, çağrışmalar, feryatlar…
Allah rahmet eylesin, kayıp olan kardeşlerimize
Üç beş aile bir çadırda oturduk
Kardeş olup, koyun koyuna uyuduk
Zengini, fakiri, hepimiz bir olduk
Aynı kaptan karnımızı doyurduk
Bir gün gelir evimize geçeriz
Geçeriz de, ah ne günlerdi deriz
Unuturuz bu günleri, yaşanan acıları
Can vermek için, can pazarı binaların altında
Yine, çürük çürük gökdelenler dikeriz…
Kasım 1999
Cengiz ÖYKE
BOLU
Bir daha göstermesin 17 Ağustos depremini,kutlarım,çok güzel yazmışsın.
Bu şiir ile ilgili 4 tane yorum bulunmakta