Taşınmayacak Yük Sarmaz Sırtına

Ganidir; rahmeti tahditli değil
Acize havadan taki karadan
Rahmeti İlâhi tereddütsüz bil
Alem-i fenada baki Yaratan

Hesabı; asiye dünyada sormaz
Kolaylık vazeder kulunu yormaz
Kan akacak ise damarda durmaz
Takdirden şikâyet ne ki buradan?

Taşıyamayacağını bildiği içün
Ağır yük yüklemez sırtına, geçin
Va’zı iki yoldan birini seçin
Ne anlasın ahmak, şaki VERA’ dan

Taşınmayacak yük sarmaz sırtına
Kul kendi kendine olur fırtına
İnandırdı Mayısına, Martına
Zafer ile dönmüş iken Kore’den

Ellâh’ ına asi olan düveller
Kendisine çaldığıdır kavallar
Kan dökerken ettikleri mavallar
Ameli dalkavuk teki sıradan

Tilkiden saklanır kümeste, tavuk
Mihrabta; hahamın başında kavuk
Minber de Papaza olmuştur kovuk
Alem-i İslâm da kökü curadan

Arzuhal gönderdim yüce Sultana
Nasıl mukabele edem düşmana
Kısası tatbik et buyurdu bana
Kan akar, açınca çakı, yaradan

Bir kaptan yallanır Çini, Moskofu
Sığır Çobanıyla İngiliz kofu
Gazze’de Lübnan’da titreyen sofu
Karakışta ümit kesti çıradan

Şimden geri sıradadır kurduğu
Türki ye, diye emir buyurduğu
Ezelinden bellidir kudurduğu
Kurtulan yok tutturduğu saradan

BİR LEŞ MİŞ ZİLLET ’ler ip gerer una
Bomba taşır lânetlenmiş maymuna
ÜÇ MİLYÂR’ ın yular takıp boynuna
Gazze sonu Lübnan çıktı kuradan

İSLÂMİ der; vicdan kilitlerle
Kurda karşı koyunu itlilerle
Pirelenip duran o bitlilerle
Biz ayırdık senet, çeki paradan