deli fişekler gibi fırlatıyorum gökyüzüne, yüreğimin dağlarını
doruklarında çocuklar gezsin diye, ellerinde bir somun ekmek
ve bir uçurtma uçsun mutlaka başlarının üstünde, rengarenk…
vahasız çöllerde açan çiçekleri suluyorum, sevinç çığlıklarımla
ve yüreğimdeki umutları…
bütün yarınlar için doğarken gözlerime,
güneşin ilk ışıkları…
tozlu bir şemsiye durur
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla
Devamını Oku
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla
ŞİİR: Ağır havaların ıssız bahçeleri - Cevat Çeştepe
14.04.2014 09:20:00
Bu yazı sadece bir anne olarak kaleme alınmıştır.
Ben öyle her söylenene, her şikayete, akıl süzgecimden geçirmeden müdahil olmam bilesin çocuk. Öne çıkmak gibi de bir kaygım olmadı hiçbir zaman, bilirsin işte yoğun duygular da derin sular gibidir ha deyince köpürmez.
Neredeyse bir yıla yakındır hemen her gün haberlerin paylaşılıyor, sessizce dinliyor takip ediyordum, her sabah umarım bugün daha iyisindir çocuk diyerek. Çarşı Pazar çokça dolaşan bir insan olmadığımdan gerçek yaşamda olan bitenle ilgili sadece televizyonlarda gördüklerim ve hemen evimin çevresi ve gün boyu işyerimin penceresinden gördüklerimdi tanık olduklarım.
Birkaç gündür çevremi biraz daha genişletmiş ve sabahları yarım saate yakın yürür olmuştum ama gördüklerim beni fazlasıyla üzüyordu. Dün gene üstte yok başta yok soğuktan tir-tir titreyen 6-7 yaşlarında sığınmacı olduğu her halinden belli bir erkek çocuk, daha saat sabahın altısı ve sokaklarda. Biraz ilerleyince poğaçacının önünde kaldırım taşlarına oturmuş üç-dört tane daha kızlı-erkekli.
Bu gün aynı yerde bir kız çocuğu… Yüzünü görmedim, başında belki de tüm bedenini örtebilecek büyüklükte bir örtü vardı. Utanıyordu besbelli, gece neyle karşılaştı, sabahı nerede etti bilmiyorum ama daha sabahın körü sayılabilecek bir saatte buz gibi kaldırım taşlarına oturup kalmıştı.
Nereye koyacağımı bilemediğim eller ve anlatması kabil olmayan düşüncelerle eve geldim ve televizyonumu açtım, açtım açmasına da bakamadım, ilgimi başka şeylere odaklamaya çalıştım bir süre olmadı. Gözlerimi kapattım gene karşımdaydı görüntüler.
Ve kaldırımda gördüğüm o küçücük çocukların üzüntüsü bir anda senin görüntülerinle bütünleşti, senin için ekmek almaya giderken kör bir kurşuna hedef oldun dediler, kim bilir kaldırımda oturan çocukların akıbeti ne olacak. Çünkü onlar savaşın çocuklarıydı, hem de yirmibirinci yüzyılda...
Ne olur biri bana anlatsın....Nedir bu kavga, neyin kavgası...
Ne olur çocuklara sahip çıkılsın ve bir hiç uğruna ve boşu boşuna canlarından olmasınlar.
……Onlar daha çok küçükler ve günahsızlar….Lütfen çocuklar ölmesinler…….
Karamsarlığı attık bir yana,güneş gibi parlıyoruz yarınlara diyerekten haykırıyor yüreğin ustam...
''ve bir gün gelecek usta, haziran çiçekleri gibi açıp döneceğiz,
döneceğiz bir gün yeryüzüne…
bütün kuşlar gökyüzünde, en özgür kanat olacak uçurtmalara
söz verdik bir kere… ''
Kalemine sağlık.Saygılar.
Hâlbuki vurgun en çok denizlere yakışırdı... Çocukları vurdu ve renkli uçurtmaları...
ölü sanıyor sağır dünya...Onlar yaşıyor...
Yeniden şiirde olmanın keyfiyle..
Saygılar usta...
“büyümez ölü çocuklar” demiştin ya, gör bak nasıl büyüyoruz…
ve bir gün gelecek usta, haziran çiçekleri gibi açıp döneceğiz,
döneceğiz bir gün yeryüzüne…
bütün kuşlar gökyüzünde, en özgür kanat olacak uçurtmalara
söz verdik bir kere…
cevat hocam bir idaal uğruna ölen ölü çocuklar açan çiçekle gibidönr yaşamın bahçelerine özgürlğkler sağlandığı zaman kutlarım harşka birşiir okdun derin anlamlar içeren özgür sesinizive sizi
ŞİİR BÜTÜN GÜZELLİĞİYLE APAÇIK OLARAK UMUDA YOLGULUK GİGİ MÜKEMMEL ANLATILMIŞ.Üstat; şiiirin anlamını ve değerini çok iyi bilen ve uygulayanımızdır.
' ağır havaların ıssız bahçeleri '
-“hava kurşun gibi ağır, bağır-bağır bağırıyorum” Nazım Ustanın dediği, gibi... Bu bağırma sevgiye ve insanlığa davettir. Çok değerli bir manzumenizi zevkle okudum tam puan +ant. tebrik ve teşekkür ederim. selam size.
Dünya mutlu, Türkiye mutlu; Türkiye mutlu dünya umutlu.
şimdi bütün ölü çocuklar biziz, sonsuzluğun ıssız bahçesinde
yangın gibi, ağıt gibi, şiir gibi, destan gibi oyunlar oynuyoruz
“büyümez ölü çocuklar” demiştin ya, gör bak nasıl büyüyoruz…
ve bir gün gelecek usta, haziran çiçekleri gibi açıp döneceğiz,
döneceğiz bir gün yeryüzüne…
bütün kuşlar gökyüzünde, en özgür kanat olacak uçurtmalara...muhteşem bir başyapıt ..insanın nutkunun tututlduğu muhteşem ötesi mısralar .ve her biri bir şiire değer dizeler...++10..ant..sonsuz saygılarımla..
İnsanın sızlayan yarası ekmek ve ekmekle beraber gelen geçim sıkıntısı şairin içini burkuyor. Ve şair içten içe çocukluğuna dönmek istiyor tebrik ederim.
Her gün bir dinamit dolu paketi açmaya meraklı olanlar bir küçük çocuğun heykelinden hatta isminden bile korkar. Onlar herkesin kendilerine benzediği bir dünyayı yaratıncaya kadar da korkmaya devam edecekler. Bu, faşistlerin genel özelliği ya da kaderidir. Berkin ve Berkinlere Tanrıdan rahmet diliyor; tekrar okuma şansını bulduğum şiiriniz için teşekkür ediyorum Sayın Cevat Çeştepe. Selam ve saygılarımla.
-“koşun, kurşun eritmeye çağırıyorum”
/koştu çocuklar, koştuk hep beraber, ama yetişemedik be usta
kurşundan daha önce eridik, günün hain potasında/ .................// İşte beni sahidende bir an karamsarlığa iten,içimi acıtan,zar zor topladığım umut bulutlarımın bir anda dağılmasına sebep olan,sellere,felaketlere sebep olacak tufan öncesi toplanan o kara bulutlar gibi ürkütmüştü beni..Oysa yok olmamıştı onlar,sonsuzluğun o sessiz bahçesinde oyunlar oynayarak büyüyecekler...ve o haziran hiç olmadığı kadar aydınlık,günlük gülustanlık olacak,renk renk,çiçek çiçek yağacaklar gök yüzünden diyorum bende..
-“güzel günler göreceğiz çocuklar, güneşli günler”
/şimdi havada bahar sesi var, demek ki gelmek üzere haziran
çalınacak kapılarınız teker-teker, çalınacak birazdan/
Bu çok derin anlamlı,içimize soğuk sular serpip,gönlümüzü ferahlatan
değerli şiiri ve Cevat hocamı gönülden kutluyor,selam ve saygılarımı sunuyorum..
Bu şiir ile ilgili 101 tane yorum bulunmakta