AĞANIN MAL VARLIĞI
Terör bitmiş, dolandırıcı şebekeleri baltayı taşa vurmuştu. Deşifre olmuştu ‘’ Savcı, Emniyet Müdürü’’ söylemleri. Deşifre olmuştu ya da kimse yutmuyordu oltayı.
Yeni söylem, yeni mecra ‘’ Özel Hayatınızın’’ görüntüleri. Özel hayat, en hassas en yufka damar. Kimin özel hayatı yoktu ki…
Özel hayat… Akan dereler durur karşısında, kuru dereler coşar karşısında.
Plân taslak, plân kroki, hedef makro, hedef mikro her türlü tatbikat yapıldı. Etüt tamam. Plân aşama aşama sürüldü devreye.
Birinci hedefte yemciklere emniyet logolu, emniyet korumalı, emniyet söylemli yemler atıldı’’ Yeni bir dolandırıcı şebekesinin izini sürmekteyiz. Bu yeni çete özel hayatınızın görüntülerini sosyal medya üzerinden pazarlayarak kendilerine yeni bir pazar oluşturma gayreti içerisindedir. Özel hayatınızı özel tetbirler almadan yaşamaya koyulursanız bu yeni çetenin tuzağına düşersiniz.’’
Plânın ikinci ayağında ses getirecek özel insanların özel hayatı sürüldü tezgâha. Oltaya takıldı bütün medya. Haberi yağladı yağladı verdi manşetten. Süsledi süsledi verdi manşetten.
Plânın ikinci ayağı ses getirdi.
Kimi camını izole etti. Kimi tavan, çatı. Kimi çadır çekti. Kimi bıranda. Özel alan; özel sirk alanı. Özel alan labirant. Özele erişmek savaş alanında kurşundan kurtulmaktan birazcık zorca.
Her sektör yeni oluşumdan yağ çıkarma peşinde. İnşaat sektörü yeni bir özellik ekledi ürününe ‘’ Görüntü Yalıtımlı’’ yeni maliyet artısı ekledi fiyata.
Toptancısı, perakentecisi yeni bir ürün yeni bir duyuru ekledi ‘’ Görüntü Yalıtım Malzemeleri’’
Yeni bir sektör oluştu. Görüntü Yalıtım Ustaları, Çırakları yetişti.
Medya sektörü hazır habere kondu.
Hükümet vergi kalemlerine bir yenisini ekledi ‘’Özel Hayatın Gizliğini Koruma Destekleme Fonu’’
Plânın üçüncü aşamasında tespit avlar tek tek arandı ‘’ Elimizde özel hayatınızın görüntüleri var istediğimiz para verilmezse, görüntülerinizi sosyal erişim siteleri, basın-yayın aracılığı ile paylaşacağız.
Arananlardan kiminin ilk aklına gelen gizli kaçamakları oldu. ‘’ Ya birinin eline geçerse, kariyerim biter, yuvam dağılır. ‘’ Yandı tutuştu. Başını taşa vuruşları, yaka paça yırtışları yok edemedi korkularını. Çaresiz, verdi istenen parayı.
Kiminin aklına ailesinin saadeti geldi ‘’ Çoluk çocuğa, eşe dosta rezil olduk.’’ dedi, yandı tutuştu. Çaresiz, verdi elinde avucunda biriktirdiklerini.
Kimi yandı tutuştu, çare üretemedi yokluktan, altına işedi, …. yoluna gitti. Kimi ölümünde buldu çareyi. Kimi yuvasını dağıtmada.
Her sektör aldı payını.
Av kurbanlarının payı değişmedi. Yenen kazığın eşitti eni boyu. Yaşanan acıların eşitti acısı.
Kimi gelinlik hayellerini buharlaştırdı, kimi kefen parasını, kimi bir ömür kurduğu ev araba hayallerini.
Avın son kurbanı Cıngıllıköy’ün ağasıydı. Ağa, İstanbul’a gelmişti. İstanbul’da ağa, ağalığını konuşturmuştu. Barlar, pavyonlar. Sarışınlar, esmerler. Bir yıllık servet gitmişti gitmesine. Ağa, yaşadıkları ile kendi gözünde her defasında bir ağa daha olmuştu.
Eğlencenin doruğuna eren ağalık mertebesinde zirve ağa, son durak hamama gitmişti. Hamamda kese havlu, bol bağış. Bol bağışı gören masör kendini tuamadı ‘’ Ağam,,sen istiysen iç masaj? ‘’ Ağa ‘’ Ule, o ney ki, kaç para? ’’ Masör ‘’ Para istemez, ikramımız olsun.’’
Ağa,‘’ Hele bir deneyek iç masaj nasıl oliyi? ‘’ Ağa, iç masajdan memnun kalır ‘’ Şu şeherin gözünü sevem, köyde olsan marabanın diline düşersin.’’ dedi.
Ağa, hamamdan çıktı. Okumasa da ağalık süsü bir gazete aldı. Gazetede ki sarışın haberine gözü ilişti. ‘’ Kaçamak yapan …………opjektife böyle yakalandı.’’ Resimdeki görüntü ağanın görmek itediği kadar ayan beyan, göstermek istemediği kadar ayan beyan…
Ağanın içine bir korku düştü ‘’ Ya hamamda yakalanmışsa opjektife…’’
Ağa, kendi kendine’’ Ule bu goca şehrin yöneteni yok mu? Benim köyümde olsa o resmi çekeni kendi elimle bulur, köyün meydanında kendi elimle sıkarım pezevengin alnına kurşunu.’’ dedi.
Ağanın içine düşen korku büyüdükçe büyüdü. Ağayı rahat bırakmıyor yerinde. Ağa oturuyor, kalkıyor… Ağa yürüyor, oturuyor. Ağada küfür üstüne küfür…
Ağa,‘’ S…em İstanbul’u. İstanbul’dan kaçıyorum. ‘’ Ağa tabana kuvvet kendini Otagarda buldu. Ağa ilk sefer otobüse bindi. Otyobüs seyir halinde. Ağa yaşadığı film sahnelerinin rejisinde. Hamam sefasını bar sefası ile örtmek istedikçe, hamam sefası üste çıktı. Gazete düşmüyor elinden. Gözü ayrılmıyor haberden. Hamam sefası silinmiyor filmin karesinden.
İlk molada çaldı ilk telefon ‘’ Elimizde özel görüntüleriniz var istediğimiz para verilmezse görüntülerinizi yayınlayacağız. ‘’ Ağa yalvar yakar ‘’ İstediğiniz parayı vereceğim, sakın resim neyim yayınlamayasınız.’’
Nişancı şaşkın,’’ İstediğiniz parayı vereceğim’ ’ sözü tekrarlıyor beyninde. Pişman değil istediği rakamdan. Avın ikinci üçüncü rauntları var nasıl olsa.
Beklenen gün geldi. Beklenen geldi, ağa verdi paraları,aldı resimleri. Resimlere baktı, derinden bir ‘’ohh! ’’ çekti.
Ağa, sildi filmin karelerinden hamam sefasını.
Geçti bir hafta, çaldı telefon ‘’ Elimizde yeni özel görüntüleriniz var istediğimiz parayı vermezseniz görüntülerinizi yayınlayacağız. İstenen para iki kat. Ağada filmin karesi iki kare, korku iki kat. Ağa razı.
Ağa, istenen yer ve saatte istenilen parayı verdi, aldı özel görüntüleri, derin bir’’ Ohh! ’’ çekti. Görüntüler pavyondan…
Çete çözmüştü işin sırrını. Ellerinde ağanın resmi bir hafta mekân mekan dolaşıyorlar, ağanın bir resmini ediniyorlar arıyorlardı ağayı. Ağa itiraz etmeden veriyordu istenen parayı. Ağadaki parayı biliyorlardı, ağadaki korkuyu bilmiyorlardı.
Yeni bir görüntü yeni bir telefon ‘’ Elimizde yeni görüntü…. ‘’ istenen dört kat fazla para. Ağada dört film karesi, dört kat fazla korku.
Ağa verdi parayı, aldı resmi. Derin bir ‘’ohh! ’’ çekti. Resim pavyondandı.
Haftalar, aylar… Yeni bir telefon, yeni miktar para. Ağada korlanıp sönen korkular…
Çetenin elinde son resim kalmıştı. Çete, kullanacaktı son kozunu. ‘’ Elimizde yeni bir görüntünüz var….’’ İstedikleri yüz kat para. Yüz kat para.. Ağada yüz şimşek, yüz korku… Ağa ‘’ Razıyım yeter ki resmi söyleyin! ’ dedi. Çete ‘’ Hamam’’ demeden susturdu ağa ‘’Paranız hazır.’’ dedi.
Ağa verdi parayı, aldı resmi. Ağa bu defa derin bir ‘’Ohh! ’’ çekemedi. Resim hamamda peştamallı bir resmiydi. Ağa sordukça sordu ‘’ Bu resim bu kadar etmez, başka, başka? ’’ dedi.
Çete yeminler üstüne yeminler etti.’’ Bundan başla resmin yok elimizde.’’ dedi. Resim ağanın otobüse binerken çekilmiş resmiydi.
Ağa, ağalık gitmiş elinden bakî mülküyle baş başa kalmıştı.
Kayıt Tarihi : 25.1.2016 13:03:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!