Şennaz’ım… Merhaba :)
Bazen insan hayatını yeniden gözden geçirir, ne neye dönüşmüş ne neye bağlı. Ben de bir sebeple kendimi bunları düşünür buldum bugünlerde.
Diyalektik işliyor hayatın her alanında. Her şey birbirinin içinde. Birinin ipinin ucundan tutunca bir diğeri geliyor. Yıllar önce hiç ilgimin olmadığı bir alanla tanımlıyorum kendimi bugün. Edebiyatla. Yazmak kendi içime yaptığım bir yolculuktu sanırım en başta. Ya da şöyle demeli; öyle başlıyor yazmak eylemi, en başta.
Yıllar öncesini anımsıyorum. Üç dört arkadaş haftada bir gün buluşup kitap okuma günleri yapardık. Birlikte bir şeyler yapmanın, yol almanın tadını yeniden anımsadığım günlerdi. “Ölümsüzlük” isimli kitabını okuyorduk Milan Kundera’nın. Kitabın birlikte çevirdiğimiz sayfalarının sonuna geldiğimizde, grup da dağıldı. Tam o günlerde senden sıcak bir teklif gelmişti. “Aynur, Kartal’da yaratıcı drama grubu kuruyoruz, sen de gelir misin? ” Oldukça ilginç bir teklifti. Neler yapabileceğimin sınırlarını (belki de sınrısızlığını demeli) göreceğim bir deneyim. Anlattıklarından, ben böyle algılamıştım en azından. Bir grup içinde birbiriyle karışmak, erimek duygusunun keyfi de cabası.
Yorgunum, bahar geldi, silah kullanmayı öğrenmeliyim bu yaz
Kitaplar birikiyor, saçlarım uzuyor, her yerde gümbür gümbür bir telâş
Gencim daha, dünyayı görmek istiyorum, öpüşmek ne güzel,
düşünmek ne güzel, bir gün mutlaka yeneceğiz!
Bir gün mutlaka yeneceğiz, ey eski zaman sarrafları! Ey kaz kafalılar! Ey sadrazam!
mektup içimizin aynasıdır derdim bir zamanlar duyduğum bir deyimi tekrar ederek..ama şimdilerde mektup sanki bilinçaltımıza tutulan bir el feneri duygusu veriyor zihnime......
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta