onlar; dalları birbirine sarılmış iki kardeş ağaçtılar.
bir fotoğrafın tam ortasında
yemyeşil gülerek ve dimdik ayakta durmaktaydılar.
dünyanın bütün nehirleri aynı renk akardı aynı denizlere
ama onlar bu ağaçların yanında yer almazdı resimlerde
topraksız dağlar ve suyu çekilmiş göller gibi
güneş çarpmış gökyüzünün, saklanırlardı içinde .
onlar; gölgesinde kaval sesi dinlemeden çobanlar
bu fotoğrafın çok öncesinde
bir kanat sesinin taşıdığı iki tohumdan doğmuştular.
göç zamanı yorgunluğuydu,bir solukluk kondu dala
tohum salma bayramının coşkusundaydı orman.
yeni hayatlar dönerken göçmen kuşun etrafında
iki yavru fidan düşmüştü kanatlarına, farkında olmadan.
onlar; kendilerini bozkıra taşıyan bu kuşu anne bildiler.
bütün fotoğraflarının içinde
annelerinin göç zamanını, kanat sesini beklediler.
her yangın rüzgar olup bütün yönlerden esmeye başlardı
kırmızılar yeşilleri en derin uykularında yakalardı
ne bir kaçan olurdu yarına, ne yaşamın sesini taşıyan
göç mevsimiyse üstelik, göz yaşı kalırdı tek başına ağlayan .
onlar; kızıl şafaklardan düşen yanık bir tüyle uyandılar.
önce üzerlerine sinmiş anne kokusunu aradılar
sonra anlayıp, kavrulmuş kuru dallar gibi ölümü yaşadılar.
Kayıt Tarihi : 7.8.2007 08:56:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Öyle berbat bir şeydir ki, o yangınlardan sonraki manzara. 1970'li yıllardı ben daha 10-12 yaşlarımdayım, koyu bir duman kapladı gökyüzünü, orman yangını var dediler. Yangını söndürecek teknoloji gene sadece ağaç dallarından mütevellit. İnsanlar, yangının evlerine ulaşmasından korkuyorlar, orman da öyle böyle değil, kocaman bir dağ, içindeki canlıları tasvir etmeye dilim varmıyor zaten.
Tarım arazisi açmak için böyle bir yol tercih edilmesi ne kadar yanlış ise, mevcut ağaçların gençleştirilmesi için orman işletmesi marifetiyle kestirilmesi, o yörenin bütün su kaynaklarını kuruttu.
Sonra ne tarım yapılabildi, ne o yeşil geri getirilebildi.
Kutlarım sayın şair.
TÜM YORUMLAR (69)