Ağaç Şiiri - Turan Oflazoğlu

Turan Oflazoğlu
69

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Ağaç

Koyu çepçevre kuşatan yamaçlardan, o yeşil, dik,
öküzler, mandalar inerken böğürtülerle kumsala,
sinsi çobanlar gözetlerse diye kaygılı, ürkek,
bir kayanın dibinde-gizler sandığımız- seviştik,
bu kaygıyla keskinleşir tat, için için bilerek.
Uzak bir aynada gülüşlerin pırıl pırıl hala.

Terli koltuk altlarından öpüşler avlayan dilim
kumda küçük çukurlar eştirirdi topuklarına;
derinde uyuklayan çiçekler boy verir de birden
-gezindikçe gövdenin gizli tellerinde elim-
kokardı burcu burcu denizden, yamaçtan, güneşten.
Bunlarla uzakta bir ülke kurulur şimdi bana

Ağacın kumsala düştü bir kez tohumu;
kuğu boyunlu kızlar köpüklerdeki,
Karadeniz kızları boş durur mu!

Bir bir arkadaşlar derildi, hazırlığa koyuldu:
midye çıkardı denizden, yengeç, pavurya, balık,
ıstakoz tutuldu pek çok, defne yaprağı bulundu;
bizse çalı çırpı topladık, kuytuya ateş yaktık.
Kim bilir bu şölen neler sunacaktı neler bize,
ne kapılar açacaktı, kim bilir, birbirimize....

Yemeğe gülüşmeler, konuşmalar eşlik ederken,
çalışkan, işlek ağızlarda lokmalar çiğnenirken
-seni yerden göğe dek kutsarım ey doğurgan açlık! -
daha büyük bir şölende toplanırdı yüzer, biner
sessiz çağrımıza uyup, bütün ülkelerden artık
türlü açlıklar içre kıvranan kadınlar, erkekler.

Ağacın kumsala düştü bir kez tohumu;
kuğu boyunlu kızlar köpüklerdeki,
Karadeniz kızları boş durur mu!

Bir gece ak yeleli mor taylarıyla deniz
eşinirken kıyılarda,
ışıl ışıl uğultularla akarken uzak, derin
Samanyolu yukarlarda;
fışkırdı kumsaldan ansızın bir ağaç,
dal dal açıldı gökyüzüne doludizgin.

Ağacın denizi boydan boya gören dalına sen,
göğsümden uçan martı, bir gece bensiz tünemişsin;
beyaz giysiler içre karanlıklarda gelinimsin,
Sevgimle yukarda hep, ısınır, gönenirsin gece;
aşağda hep, korkar, titrerim el ayak çekilince.

Sana bir dokunmak derinlerden uyanmak demekti:
ben bir ordu bir ırmak ölülerden, sana yönelsem;
sen açlığım büyüdükçe büyüyen, obur çevrinti,
kat kat ölümlerle yuttukça yutan, öyle tatlı hem.

Kaç dişiydin altımda kaç ölüm ki sen, eğildikçe
üstüne, ta içimden çığlıklarla yüklü dalgalar
kabarır, yükselirdi birden dudaklarıma kadar;
tıkanırdım, bin türlü çağrıyla gövden gerildikçe.

Yükseğe çıkardım, beni durultasın diye, seni;
in aşağı gör şimdi, yalnız, korkudan titreyeni.
'Sevgin üstüme vurdukça böyle,
soluğum yellerce dört bucağa misk, amber, buhur,
bir sürü ak güvercin ellerim, gökte uçuşur;
sevgin üstüme vurdukça böyle,
yeşil sevinç bakışlarım menevişli sulardan
kaldırır kuğu boyunlu kızları uykulardan;
sevgin üstüme vurdukça böyle,
acılarla umutlardan ördüğün şarkıları
sesler binlerce ağızdan Karadeniz kızları.

Sevgin üstüme vurdukça böyle-gök değil miyim bak! -
altımda Karadeniz solur bütün balıklarıyla;
Şile, İstanbul, tüm kentler, ülkeler ışıklarıyla
kamaşır Samanyolu'na karşı bir yakın, bir uzak.
Aşağda korkudan titreyerek beni beklesen de,
sonsuz açılıp gelişerek büyümektesin bende.

Beni bu koyda sevdiklerin, açtırdığın çiçekler,
çobanlar, böğüren hayvanları, bir aynada hepsi;
o küçük şölende gülüşmeler, umutlar, hep bekler
seni ağız edinmek isteyen ölüler ülkesi.

Sevgin üstüme vurdukça böyle-gözüm sana, kulak-
ülke ülke dinlenecek ıssız ağrıyan kişilerin,
her gün orda burda yitiklerle bitkin düşenlerin;
tüm açlıklar, sen ağrısını çektikçe diner ancak.
Bu ağacın dibinde bekleyecek, devineceksin,
sen, olsa olsa, bende gönenecek, sevineceksin.

Sevginle doludizgin büyür de yıldızlara ağaç,
kök salar ölülerin barındığı derinliklere;
dalları göğü tutar: yorgun insanlığa zümrüt taç.
İner artık üst katların görkemli varlığı yere.
Aş gecenin korkularını, dur da elmas sabaha;
daha sev yakınmadan beni, daha sev, daha, daha!

Turan Oflazoğlu
Kayıt Tarihi : 1.12.2005 00:05:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Turan Oflazoğlu