Yağmurun ardında kuru güller saklıyordu hüzün.
Biraz Nazım okurken,
Biraz da Nietzsche tarzı sigara dumanı süzülüyordu.
Bu biraz da, 01:00 edebiyatına benziyordu.
Aslında şu an Dante beni yolun ortasında bekliyordu.
Tabi bu söylediklerimin hepsi yalan olmasaydı.
Ve aslında bahar da uğramadı buralara,
Saklanmış bir hüzün tanesi de yoktu umutlarımızın avuçlarında.
Akrebin sokması gereken milyonlarca yelkovan varken,
Ensemden içeri süzülmesi de hayret verici!
Şimdi deniz falan da yok ya,
Tabi üzerine kurulu bir köprü de olmaz.
Bu yüzden, geçen tüm taşıtların egzoz dumanı ciğerlerimde.
Tabi gözlerimin önünden bir gemi kalkmamış olsaydı.
Işık da yok,
Bulutlar da.
Mumun alevi yetiyordu yalnızca.
Menteşeler yosun tutmuş ama,
Dediğim gibi, deniz hala yok.
Sevginin lügat anlamının olmaması, belki de
Bağlama tellerinin yıllanmış olmasından kaynaklanabilirdi.
Ve yedi nota peş peşe ardı sıra küfürler etmiş olsa,
Olur muydun hiç şarkılarda?
Kayıt Tarihi : 27.4.2013 16:14:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu yazıda bana yardım eden Sayın Emre Verim kardeşime canı gönülden teşekkür ederim. Ufak mumlar serpiliyordu hayatlara ve her birimizde birer alev...
![Kürşad Polat](https://www.antoloji.com/i/siir/2013/04/27/afrodizyak-paranoya.jpg)
Bağlama tellerinin yıllanmış olmasından kaynaklanabilirdi.
kutluyorum değerli kaleminizi.Saygılar..
TÜM YORUMLAR (11)